YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/953
KARAR NO : 2014/5537
KARAR TARİHİ : 29.04.2014
MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/09/2013
NUMARASI : 2012/78-2013/496
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.02.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 25.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 29.04.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. H.. A.. ile karşı taraf davalılar vekili Av. A.. Ş.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarfların sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır.
Yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur (TMK m. 733/3).
Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer (TMK m. 733/4).
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Bu genel bilgiler ışığında somut olaya gelince;
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin paydaşı olduğu .. parselde, bir kısım paydaşların toplamda ..er paylarını 22.03.2011 tarihinde davalılara sattıklarını belirterek önalım hakkının tanınmasını istemiştir.
Davalılar ise, 22.03.2011 tarihli resmi satış senedinde satıcı paydaşlar arasında yer alan Ş.. Y..’in 1/40’ar payının satışının bu kişi adına vekaleten davacı tarafından kendilerine yapıldığını, davacının resmi senette imzası
bulunduğundan satış işleminden bu tarihte haberdar olduğunu bu nedenle dava tarihi itibariyle 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini ve önalım hakkının kullanılmasının da dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece de davalıların savunmalarına itibar edilerek dava reddedilmiştir.
TMK’nın 733/3 maddesinde yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi yükümlülüğü getirilmiştir. Yasal önalım hakkının kullanılması için gerekli sürenin başlaması konusunda geçerli olan kural; “öğrenme” olgusu değil noter aracılığıyla bildirimdir. Madde metninde “bildirilir” şeklinde kullanılan ifade kesinlik taşıdığı gibi, sürenin “bildirimden” başlayacağı da devamı fıkrada açıkça ve kesin olarak ifade edilmiştir. Bu açık düzenleme karşısında süre mutlaka bildirimden itibaren başlayacaktır. Önalım hakkı sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması sürenin işlemesine yol açmaz. Bu hüküm emredici nitelikte olup Hukuk Genel Kurulu’nun 21.09.2005 gün ve 2005/6-358 Esas, 2005/470 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca; Kanunun verdiği bir hakkın kullanılması nedeniyle yani davacının önalım hakkını kullanmasında kötüniyetli olduğunun söylenemeyeceği gibi TMK’nın 733/3 maddesi uyarınca 22.03.2011 tarihinde yapılan pay satışı ile ilgili davacıya yapılmış 02.11.2011 tarihli bildirime göre de davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığından bu hususlar gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 29.04.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Toptanan delillere, özellikle davacının, satış akdinin vekil olarak tarafı olmasına göre 3 aylık süre geçtikten sonra bu davanın açılması TMK’nın 2 maddesinde yer alan dürüstlük kavramı ile bağdaşmayacağından mahkeme kararının onanması düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.