Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/9244 E. 2014/13927 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9244
KARAR NO : 2014/13927
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2014
NUMARASI : 2013/298-2014/102

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 07.06.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R
Dava, önalım hakkı nedeniyle payın iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, 25/12/2013 tarihli celsede şuf’alı payın satış bedeli olan 90.000,00 TL ve satış masrafını yatırmak üzere davacılar vekiline bir sonraki celseye kadar kesin süre verildiği ve duruşmanın 05/03/2014 tarihine bırakıldığı, 05/03/2014 tarihli celsede de bu eksikliğin giderilmesi açısından kesin süre verilmiş olmasına rağmen belirtilen kesin süre içerisinde ara kararının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde, karara ulaşmak bakımından, mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile normatif bir değer kazanan bu zaman aralıklarına süre denilmektedir. Böylece usul işlemleri tarafların ya da mahkemenin arzularına, insiyatifine bırakılmamış olmaktadır.
Hakimin tespit ettiği süreler kural olarak kesin değildir.
Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, HMK’nın 90/2. maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir (HMK m.94/2, HUMK m.159).
Öte yandan, (mülga 1086 sayılı HUMK’nın 163. maddesi) 6100 sayılı HMK’nın 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir.
Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece, 25.12.2013 tarihli oturumda, davacı tarafa 2 no’lu ara kararı gereğince belirtilen miktarları depo etmesi için bir sonraki oturum tarihi olan 05.03.2014 tarihine kadar kesin süre verilmesine şeklinde ara kararı oluşturulmuş ise de bu süre içerisinde önalım bedeli yatırılmadığı takdirde ne gibi hukuki sonuçlar doğuracağı açıklanmamış, usulüne uygun ihtarat yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafa yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda önalım bedelini depo etmek üzere usulüne uygun şekilde bir kesin süre verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken usul hükümlerine aykırı şekilde oluşturulan kesin süreye ilişkin ara kararının yerine getirilmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.