Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/9126 E. 2014/10371 K. 24.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9126
KARAR NO : 2014/10371
KARAR TARİHİ : 24.09.2014

MAHKEMESİ : Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2013
NUMARASI : 2011/289-2013/578

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21/11/2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08/11/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davalılardan Şadıman, Şükriye, Zehra ve N. Ö. davanın reddini savunmuşlar, davalı Z.. Ö.. davacının davasında haklı olduğunu, binanın ortak yapıldığı ve yarısının davacıya yarısının babalarına ait olduğunu beyan etmiş, diğer davalı L. Ö. yargılamalara katılmamış ve savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile tarafların murisi M.Ö.’a ait 7/8 payın 1/2’sinin iptali ile 7/16 payın davacı adına tesciline karar verilmiş, hükmü, davalılar Şadıman, Şükriye, Zehra ve N. Ö. vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin 24.05.2010 tarihli 2010/5345 Esas, 2010/5787 Karar sayılı ilamı ile “…Somut olayda davacı; iddialarını, yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı ile kanıtlayamamıştır. Dinlenilen tanık beyanlarına göre davanın kabulü yasaya aykırıdır. Ancak, dava dilekçesinde ve sonradan bildirilen delil dilekçesinde davacı, “yemin” deliline de dayandığından bu hakkı hatırlatılmalı, sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir.
Davalılardan Z.. Ö.., bozma ilamından önce 07.08.2008 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazın babaları M. Ö. ve davacı tarafından birlikte alındığı üzerindeki yapının da davacı ve babaları tarafından birlikte yapıldığı belirtilmiştir.
Mahkemece bu husus gözetilmeden, gerekçe kısmında bozma öncesi 15.04.2009 tarihli ilamın davalılar L. ve Z.. Ö.. yönünden kesinleşmiş olduğundan bahisle hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.09.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.