Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/873 E. 2014/4975 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/873
KARAR NO : 2014/4975
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ : Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2013
NUMARASI : 2009/364-2013/35

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.10.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, öncesi devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden veya mera olduğu nedeniyle .. ada.. parsel sayılı kargir ahır ve arsa vasıflı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili veya mera olarak sınırlandırılması isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın meradan açma olduğu gerekçesi ile mera olarak sınırılandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde yapılan tanıma göre mera; hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için yetkili mercilerce tahsisi yapılan veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Meraların tahsisi, verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde münferiden ya da müştereken yararlanmak üzere bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılabilir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan meralar, özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz ve zamanaşımı zilyetliğiyle kazanılamaz.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 18. maddesinde, orta malları, hizmet malları, ormanlar ve devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca devlete kalan taşınmaz malların, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceği belirtilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerlerini orta malları niteliğinde kabul etmiş, tutanakların düzenlenip kesinleşmeleri halinde mülkiyet sicillerine değil de ayrı şekilde tutulacak özel sicile yazılacağını öngörmüştür.
Somut olaya gelince; kadastro işlemleri sırasında 9.021,72 m2 yüzölçümündeki, 192 ada 6 parsel sayılı taşınmaz, senetsizden kargir ahır ve arsa vasfı ile davalı adına tespit ve tescil edilmiştir.
Mahkemece deliller toplanarak taşınmaz başında 22.05.2009 tarihinde keşif yapılmış, ziraat bilirkişi tarafından davaya konu taşınmazın mera vasfında olduğuna ilişkin rapor sunulmuş ise de, komşu köyden belirlenen mahalli bilirkişilerin taşınmazın öncesi hakkında bilgileri olmadığı, dava konusu taşınmazın mera olup olmadığı hakkında yeterli beyanda bulunamadıkları anlaşılmaktadır.
Doğru sonuca varılabilmesi için, komşu köylerden, başkaca yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve kadastro tespit bilirkişileri huzuruyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında tarafsız mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, tamamının veya bir bölümünün mera niteliği taşıyıp taşımadığı, kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup açıklattırılmalı, ziraat mühendisi bilirkişiden arazinin niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi takibe elverişli kroki düzenlettirilmelidir. Ayrıca kadastro tutanağında adı geçen tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla ve gerekirse yüzleştirme yapılmak suretiyle dinlenmeli, dava konusu taşınmazın arsa vasfıyla tescil edildiği de gözetilerek komşu taşınmazlardan mera olarak sınırlandırılıp kesinleşen parsellerle toprak yapısı itibariyle bütünlük arz edip etmediği, ayırıcı unsurlar bulunup bulunmadığı araştırılmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.04.2014