Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/8699 E. 2014/13026 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8699
KARAR NO : 2014/13026
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

MAHKEMESİ : Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2014
NUMARASI : 2013/845-2014/471

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.07.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 2.. ada .. parsel sayılı taşınmazın ortaklığının aynen taksim olmadığı takdirde satış suretiyle giderilmesini istemiştir.
Davalı A.. C.. vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde iki daire ve dört dükkandan oluşan bina bulunduğunu, aralarında yaptıkları yazılı taksim sözleşmesine göre köşe dükkanın müvekkili A.. C..’e isabet ettiğini, müvekkilinin bunun dışında murisin mal varlığından hak talebinde bulunmadığını, yapılan yazılı taksim sözleşmesi ve sonrasında yapılan miras taksim sözleşmesi ile diğer mirasçıların ve davacının kendilerine düşen yerleri tapuya tescil ettirdiklerini ve bu yüzden köşe dükkanın müvekkili adına tesciline dek ortaklığın sürdürülmesi gerektiğini, aksi takdirde taksim sözleşmesi gereğince gerekirse kat mülkiyetine geçiş suretiyle köşe dükkanın müvekkili adına ivaz ilave edilmeksizin tescilini istemiştir.
Davalılar F.. C.., A.. C.., G.. C.., M.. C.. davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, taraflarca yazılı protokol hükümleri doğrultusunda miras taksim sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşme gereğince tarafların tapuda işlem yaptırdıkları, protokol gereğince davalı A.. C..’e düşen köşe dükkan dışındaki diğer dükkan ve dairelerin kiralarından anne Anakadın’ın ölümüne kadar yararlandırılacağının düzenlendiği ve yine tarafların kendi paylarını devredebilecekleri ancak taşınmaz üzerinde ortaklığın devamına ilişkin karar aldıkları kanaatinin oluştuğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 676. maddesinde, mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesinin mirasçıları bağlayacağı, paylaşma sözleşmesi ile mirasçıların tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilecekleri, paylaşma sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu düzenlenmiştir. Paydaşlar miras taksim sözleşmesi yapmış iseler, bu sözleşme ile elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamazlar. Ancak, somut olayda taraflar muristen kalan dava konusu taşınmaz için miras taksim sözleşmesi yapmış iseler de, bu taksim sözleşmesi gereği 20.07.2012 tarihinde tapuda tescil işlemi yaptırılarak paylı mülkiyete geçmişlerdir. Bu durumda artık taraflar arasında düzenlenen miras taksim sözleşmesi geçersiz hale gelmiştir.
Türk Medeni Kanunun 698. maddesine göre; hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmi şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir. Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz. Taraflarca imzalanmış tarihsiz protokolde ortaklığın devamına, tarafların ortaklığın giderilmesi davası açamayacaklarına dair açıkça bir düzenleme yer almadığı gibi ortaklığın devamına ilişkin resmi şekilde yapılmış bir sözleşme de mevcut değildir. Bu nedenle mahkemece taraflarca yapılmış imzasız protokolun ortaklığın devamına yönelik bir sözleşme olarak değerlendirilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu durumda, davacı ve davalılar adına paylı mülkiyet hükümlerine tabi olan taşınmaz için mahkemece yerinde keşif yapılarak öncelikle davalı A.. C.. ve davalı F.. C..’in aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine ilişkin taleplerinin kat mülkiyeti kurulması suretiyle ortaklığın giderilmesi isteğini de kapsadığı kabul edilerek bu yönde araştırma yapılıp sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 18.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.