Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/8620 E. 2014/14244 K. 12.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8620
KARAR NO : 2014/14244
KARAR TARİHİ : 12.12.2014

MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2014/2-2014/257

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.08.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; yargı yolu nedeniyle davanın reddine dair verilen 15.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Dava, yola elatmanın önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacılar, maden ocağının ruhsat sahibi ve işleticisi olduklarını, üretilen ve stoklanan malzemelerin nakliyesi için Sızma Kasabası-Konya yolunu kullanmak istediklerini ancak davalı S.. B..’nın yolu kullanmalarına engel olduğunu belirterek yola elatmanın önlenmesini ve üretilen malların nakledilmesine müdahale nedeni ile zarara uğradıklarını belirterek 3000 TL maddi 2000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemişlerdir.
Davalılar vekili, idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir.
Gerçekten, idari eylem ve işlemlerden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılacak “tam yargı” davaları idari yargı yerinde görülür ve çözümlenir.
İdari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir.
İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelerdir.
İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücüne (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.
Kamu tüzel kişilerinin, kamu hizmetlerine ilişkin olmakla beraber özel hukuk kuralları altında, özel hukuk tüzel kişisi gibi yaptığı eylem ve işlemler ise özel hukuk alanına ilişkin olduğundan, bunlar idari eylem ve işlem olarak nitelendirilemezler. Kamu idare ve kurumlarının, kamu otoritesinin (egemenlik hakkının) bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan doğan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusu olduğu halde, özel hukuk tüzel kişisi olarak yürütülen faaliyetler sırasında meydana gelen zararlardan ötürü ilgili kamu tüzel kişisinin sorumluluğunun özel hukuk hükümleri ve ilkeleri uyarınca belirlenmesi gerekir.
Bir kamu hizmetinin yasa ile idareye görev olarak verilmiş olması, bir hakka yapılan müdahalenin önlenmesi, tazmini isteğiyle açılan her davanın idari yargı yerinde görülmesi için yeterli sayılamaz. 11.02.1959 tarih ve E.17, K.15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı gibi, yapılan işlerin plan veya projelere aykırı olması halinde ortada idari kararın tatbikine ilişkin bir fiil bulunmadığından, bu iddia ile açılmış bir dava ancak haksız fiilden doğan bir dava olarak ele alınacaktır.
Somut olayda; davacılar, maden ocağından üretilen malların taşınması için kullanmak istedikleri Sızma Kasabası- Konya yolunun, davalı belediye tarafından kullandırılmaması nedeni ile müdahalenin önlenmesini ve uğradıkları maddi ve manevi zararın tazminini istemişlerdir. Dava dilekçesi dikkate alındığında, her hangi bir idari işlemin iptali istenilmemiştir. Mahkemece her ne kadar yargı yolu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş ise de davanın konusu yola elatmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkin olduğundan davanın çözüm yeri haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yeri olacağı yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Mahkemece, tarafların delilleri değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken idari yargının görevli olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.