Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/8351 E. 2014/13855 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8351
KARAR NO : 2014/13855
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/704-2013/504

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.02.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı A.. H.. İstanbul 3. Noterliğinin 02.07.1996 tarihli, .. yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesine; davacı Murat Ureyil ise Üsküdar 3. Noterliğinin 19.09.2007 tarihli ve .. yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesine dayanarak, davalıların murisi G.. M..’den bağımsız bölüm devraldıklarını, o tarihten beri zilyetlikleride bulundurduklarını ileri sürerek, kendilerine isabet eden arsa paylarının tespiti ile adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı belediye başkanlığı ve G.. M..mirasçıları olan davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü taraflar temyiz etmişlerdir.
Dava, 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca hak sahibine tahsis edilen taşınmazın temlikine dayalı tapu iptali, tescil istemine ilişkindir.
Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu adı ile bilinen 2981 sayılı Yasanın 1. maddesi hükmüne göre kanunun amacı imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir.
Görülüyor ki; kanun imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki yapı maliklerini hedeflemiştir. Başka bir anlatımla, kanunda yazılanlar dışındaki kişilerin İmar Affı Kanununa dayanarak istemde bulunma olanakları yoktur. Ne var ki, 3290 sayılı Kanun ile bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeler eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesi, kanun kapsamında kalan kişilere yapılan tahsisin bunlar tarafından üçüncü kişilere temlikine imkan tanımıştır. Ancak bu gibi durumlarda da tahsis sahiplerinden devralan kişilerin 2981 sayılı Kanundan yararlanıp yararlanamayacağı hususunun araştırılması gerekir. 2981 sayılı Kanunun 13/a hükmüne göre, arsa tahsis edilecek kimselerin kendisinin veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunmaması zorunludur.
Somut olayda; Ataşehir İlçesi, M. Kemal Mahallesi .. pafta .. ada,.. parsel sayılı, 4604 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 211 m2’lik bölümünde gecekondusu bulunan G.. M.. adına 2981 sayılı İmar Affı Kanunu hükümlerine göre 25.03.1985 tarihli ve .. yevmiye numarası ile tapu tahsis belgesi verilmiş; ıslah imar planının uygulanması sonucu taşınmaz 185.68 m2 yüzölçümünde ..ada, .. parsel numarasını almıştır.
A.. B..nın 09.06.2011 tarihli, 2011/970 sayılı Kararıyla .. ada,… parsel sayılı taşınmazın G..M..adına satışına karar verilmiştir.
Davacıların 02.07.1996 tarihli ve 19.09.2007 tarihli satış vaadi sözleşmeleri ile temlik aldıkları paylarının adlarına tahsisen satışını A.. B..ndan talep etmeleri üzerine, encümenin 17.01.2013 tarihli, 2013/63 sayılı Kararıyla, 09.06.2011 tarihli ve 2011/970 sayılı tahsis hakkı sahibi G..M.. adına yapılan tahsise dayalı satış kararının iptal edildiği dosyaya getirtilen karar örneklerinden anlaşılmaktadır.
Davalıların murisi G.. M.. adına oluşan 25.03.1985 tarihli ve.. yevmiye numaralı tapu tahsis belgesinin iptal edilmesi söz konusu değildir.
Bu durumda yukarıda değinilen ilkelere göre tahsis hakkı sahibi G..M.. yararına, tahsise dayalı edinme koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması, ondan sonra davacıların adlarına tescil talepleri değerlendirilerek karara bağlanması gerekir.
Mahkemece belirtilen hususlar üzerinde durulmaksızın, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran taraflara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.