Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/8328 E. 2014/14226 K. 12.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8328
KARAR NO : 2014/14226
KARAR TARİHİ : 12.12.2014

MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2012/504-2014/52

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.07.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı A.. K.., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dayanağı satış vaadi sözleşmesinde sadece intikalen gelen ve gelecek olan taşınmazların konu edildiği, dava konusu taşınmazlardan bir kısmının davalı S.. K..’ya bağış yoluyla intikal etmiş olmaları nedeniyle, satış vaadi sözleşmesinin kapsamı dışında kaldıkları gerekçesiyle, dava konusu diğer taşınmazların ise elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi oldukları ve elbirliği ortaklığı çözülmeden satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığı gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava konusu . ada .ada .ada .ada .parsel sayılı taşınmazlara ilişkin yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava konusu .. ada ..parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazları yönünden ise;
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek amacıyla yeniden bazı düzenlemeler yapılmıştır.
Kanunun “Tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi” başlıklı 8. maddesi gereğince tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılmıştır.
Yapılan düzenlemelerle, asgari tarımsal arazi büyüklüğüne erişmiş tarımsal arazilerin bölünemez eşya niteliği kazanmış olacağı,
Asgari tarımsal arazi büyüklüğünün mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin artırılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu nedenle birlikte mülkiyetin söz konusu olduğu tarım arazilerinin asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altında ifrazı, dolayısıyla satışı mümkün değildir. Ancak, bu nitelikteki arazilerde asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki yüzölçümlerine karşılık gelen mevcut payların bölünmeden üçüncü kişilere satışına bir engel bulunmamaktadır.
Tarım arazisinin hangi sınıfa girdiğinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerinden sorulmak suretiyle veya ilgilisi tarafından alınacak yazı ile belgelendirilmesi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava konusu taşınmazların belirlenen tarımsal niteliği Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl veya İlçe Müdürlüğünden, ifrazının mümkün olup olmadığı ise taşınmaz belediye ve mücavir olan sınırları içerisinde ise belediyeden, belediye dışında ise İl İdare Kurulundan sorularak ifrazının veya taşınmazdan pay satışının mümkün olmadığının anlaşılması halinde davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmelidir.
Dava konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmaz elbirliği mülkiyetine tabi iken yargılama aşamasında müşterek mülkiyete dönüştürülmüş olduğundan bu parsel yönünden satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının doğduğu anlaşılmaktadır. Ancak, davacının dayanağı satış vaadi sözleşmesinde satış vaadinde bulunanlar tarafından dava konusu gayrimenkuller üzerindeki miras hak ve hisselerin %50’sinin satışının vaat edildiği gözetilerek yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre satış vaadine konu taşınmazların ifrazının ve pay satışının mümkün olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu taşınmaz yönünden de yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.