Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/8274 E. 2014/12404 K. 06.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8274
KARAR NO : 2014/12404
KARAR TARİHİ : 06.11.2014

MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/08/2013
NUMARASI : 2013/212-2013/1270

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.02.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen 28.08.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kesin süre içerisinde dava şartı eksikliği giderilmemiş olduğundan açılan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği gibi süreler, kanun tarafından tespit edildiği gibi (kanuni süreler) hakim tarafından da tayin edilir.(HMK m.90) Kanuni süreler, (örneğin cevap süresi, temyiz süresi gibi) kesindir ve hakim tarafından bu süreler kısaltılıp uzatılamaz. Ancak, hakimin tayin ettiği süreler kesin değildir. Yargılama hukukunda egemen olan ilkelerden usul ekonomisi ilkesi gereğince, hakim bir davayı, makul süre içinde ve en az giderle sonuçlandırmak zorunda olduğundan bazen taraflara yapacakları işlemlerin mahiyeti gereği kesin süre verebilir. (HMK m.94/2)
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olayda; mahkemece, davacı vekiline tensip tutanağı ile davalıların adreslerini sunmak ve ölü davalıların olması halinde mirasçılarını davaya dahil etmek üzere süre verildiği, davacı vekilinin talebi üzerine 16/04/2013 tarihli ara kararı ile verilen sürenin 2 hafta uzatıldığı, 07/06/2013 tarihli ara kararı ile ölü davalıların veraset ilamını ibraz etmek ve mirasçılarını davaya dahil etmek üzere iki hafta kesin süre verildiği, ancak verilen kesin süre içinde ara kararı gereklerinin yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de tapu kayıt maliklerinden ölü davalı F.. K..’ın veraset ilamının alındığı, H.. B..’in veraset ilamının alınması için açılan davanın derdest olduğu, M.. K.. hakkında ölüm araştırması yapıldığı, bu aşamada açılan davaların sonuçlanmadığı, ölüm araştırmasının devam ettiği, verilen sürenin işlemlerin sonuçlanması için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle verilen kesin süreye uyulmadığından bahisle davanın reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.