Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/7911 E. 2014/13320 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7911
KARAR NO : 2014/13320
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/02/2014
NUMARASI : 2014/10-2014/77

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.01.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Saruhan Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, 39.. parselin davalı belediye adına kayıtlı olduğunu, taşınmaz üzerinde yer alan yapıların kadastrodan önce murisleri Mehmet Kadı tarafından yapıldığını, yapıların değerinin taşınmazın değerinden fazla olduğunu belirterek Türk Medeni Kanunun 724. maddesine dayanarak temliken tescil talebinde bulunmuştur.
Davalı Koldere Belediyesi arsa bedelinin depo edilmesi karşılığında davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece Türk Medeni Kanunun 724. maddesi gereğince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu m. 684. ve 718 hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Davanın nitelendirilmesine ve Türk Medeni Kanununu 724. maddesine ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; 3914 sayılı parsel kadastro çalışmaları sonucu Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş, 3914 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan evin Hasan oğlu Mehmet Kadı tarafından 1930 yılında inşa edildiğine dair taşınmazın tapu kaydına şerh konulmuş, kadastro tutanağı 16.10.1967 tarihinde kesinleşmiştir. Dava 08.01.2014 tarihinde açılmış olup, davadaki istem kadastrodan önceki nedenlere dayanmaktadır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesine göre, tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Yasada öngörülen bu süre hak düşürücü süre olduğundan hakim tarafından re’sen gözetilmesi gerekir.
Mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, 825.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin İsa Şahin mirasçılarından alınarak kayıt maliki Mehmet Malkoç mirasçılarına verilmesine, 25.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.