Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/7679 E. 2014/13250 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7679
KARAR NO : 2014/13250
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : Nazilli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/09/2013
NUMARASI : 2012/1100-2013/1679

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.07.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, yola cephesi bulunmayan paydaşı bulunduğu 9.. parsel sayılı taşınmazı lehine geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davaya konu 9.. parsel nolu taşınmaz lehine 10.03.2011 tarihli teknik bilirkişi raporunda belirtilen (9.. parseller lehine önceden tesis edilen), 93. parsel sayılı taşınmaz ve daha önceden 9.. ve 9.. parsel sayılı taşınmazlar lehine aynı mevkide bulunan, 93., 94., 94. ve 94. parsel sayılı taşınmazlar aleyhine kurulmuş olan geçit hakkı tesisi kullanılarak, 933 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tesisine, karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 10.03.2011 tarihli fen bilirkişi raporunda üzerinde daha evvel 937 ve 938 sayılı parseller lehine geçit irtifakı kurulu olan güzergah üzerinden geçit irtifakı kurulması fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine de uygun düşmektedir. Bu itibarla mahkemece 93.., 94.., 94. ve 94.. sayılı parsel maliklerinin davaya dahil edilmesi konusunda davacı tarafa süre verilmeli, davaya dahil edilmeleri halinde bu parseller üzerinden geçit irtifakı kurularak davacıya ait 933 sayılı parselin ana yola kesintisiz bir şekilde bağlantısı sağlanmalıdır. Ayrıca 93.., 94., 94. ve 94. sayılı parselin geçit yükü artacağından bu parsel maliklerine de uygun bir tazminat ödenmelidir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.