Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/7598 E. 2014/12767 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7598
KARAR NO : 2014/12767
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

MAHKEMESİ : Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2012
NUMARASI : 2010/429-2012/645

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.11.2010 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kesin hüküm nedeniyle reddine dair verilen 28.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, su kaynağına elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davalı vekili, kesin hüküm nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava şartları, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Dava konusu uyuşmazlığın daha önce kesin hüküm ile (HUMK. m.237, HMK.m.114/i) çözümlenmemiş olması bir dava şartıdır.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olayda; davacı, maliki olduğu 37 parsel sayılı taşınmazından çıkan su kaynağına elatılmasının önlenmesine karar verilmesini istemiş, davalı ise daha önce aynı su kaynağına ilişkin olarak yapılan yargılama sonucu su rejimi kurulduğunu savunmuştur. Davacı, daha önce kesin hükme bağlanan su kaynağının görülmekte olan davaya konu su kaynağı olmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece, davalı tarafından bildirilen Kahta Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/176 Esas ve 2008/128 Karar sayılı ilamı ile taraflar arasında su rejimi kurulduğu, bu dosyada yapılan keşif sonucu davalılara ait olduğu belirtilen 130 ada 37 parsel sayılı taşınmazın da dikkate alındığı, bu itibarla o dosyada verilen kararın görülmekte olan dava için kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 288. maddesi gereğince hakim uyuşmazlık konusu hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla taraflardan birinin talebi üzerine veya re’sen keşif yapılmasına karar verebilir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde yürütülebilmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi bakımından toplanan delillere göre gerekli olan durumlarda keşif yapılmasına karar verilmelidir.
Mahkemece, uyuşmazlığın giderilebilmesi için davanın niteliği gereği keşif yapılması zorunlu olup kesin hükme konu su kaynağı ile dava konusu su kaynağının aynı olup olmadığının tespiti ile kesin hüküm bulunup bulunmadığı duraksamaya neden olmaksızın belirlenerek kesin hüküm bulunduğunun anlaşılması halinde şimdiki gibi davayı reddetmek aksi halde işin esasına girilerek oluşan sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.