YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/751
KARAR NO : 2014/3266
KARAR TARİHİ : 11.03.2014
MAHKEMESİ : Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/11/2013
NUMARASI : 2013/477-2013/1239
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.01.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı M.. T.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, taşınmazın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.
Hüküm davalı M.. T.. vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 13.03.2013 tarihli bozma ilamında belirtilen nedenlerle bozulmuştur.
Bozma sonrası mahkemece taşınmazın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davalı M.. T.. vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir.
Satışına karar verilen taşınmaz;
a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında,
b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında,
c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir.
Paydaşlığın satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; bozma ilamında açıkça belirtildiği halde yine satış bedelinin ne şekilde paylaştırılacağı hüküm sonucunda açıklığa kavuşturulmadan bilirkişi raporuna atıf yapılmakla yetinilerek hüküm kurulması doğru olmadığı gibi bilirkişi tevzii tablosunda taşınmaz hissedarlığından çıkan G.. T..’ye de pay verildiği görülmektedir.
Ayrıca, karardan sonra dosyaya giren taşınmazın son tapu kaydına göre karar öncesinde 27.12.2012 ve 27.08.2013 tarihlerinde pay satın almak suretiyle yeni hissedarlardan olduğu anlaşılan M.. K.. ile O.. D..’in HMK’nın 27. maddesine aykırı şekilde usulünce davaya katılımı sağlanmadan gerekçeli kararın yazımı sırasında karar başlığında davalı olarak gösterilip gerekçeli karar tebliğ edildiği görülmekte ise de, bu kişilerin tevzii tablosunda yer almaması nedeniyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve eki Tarifenin karar ve ilam harcına ilişkin hükmü uyarınca karar tarihi itibariyle gayrimenkulün satış bedeli üzerinden alınacak harcın binde 11,38 (% 011,38) olması gerekirken, hüküm sonucunda % 11,38 (yüzde 11,38) olarak gösterilmesi de doğru olmamış, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı M.. T.. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 11.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.