Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/7393 E. 2014/13295 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7393
KARAR NO : 2014/13295
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2013
NUMARASI : 2010/74-2013/389

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.03.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, tescil ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın husumetten reddine dair verilen 16.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı R.. M..e J… V.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali, tescil ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 1.. ada .. parsel sayılı sayılı taşınmazda inşa edilen 8 numaralı villa cinsli taşınmazı 29.07.2005 tarihli harici yazılı satış sözleşmesi ile davalı yüklenici şirketten satın aldığını beyanla tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini ve tazminat talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşmede yazılı edimlerini yerine getirmediğini davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazdaki villa ile ilgili henüz kat irtifakı kurulmadığı, dava konusu 1.. ada .. parsel sayılı taşınmazın bu davada davacı vekili olan Av. M.. K.. adına tescilli olduğu, buna göre tapu iptali tescil davalarında husumetin mülkiyet hakkı sahibi olan malike ve onunla birlikte hareket eden devir borçlularına yöneltilebileceği, davalı tarafa bu konuda husumet yöneltilemeyeceği, yine davacı tarafın talep konusu ettiği imalattan ve sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı tazminat taleplerinin de taşınmaz maliki tarafından açılacak davada ileri sürülebileceği, davacı tarafın henüz mülkiyet hakkı sahibi olmadan bu davayı açmakta aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı R.. V.. vekili temyiz etmiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da bir konut satış sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır.
Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
(l) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.
Somut olayda da; davacı tüketici, davalının ise yüklenici olduğu anlaşıldığından o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan bir zorunluluktur. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması gerekirken çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.