YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6744
KARAR NO : 2014/11112
KARAR TARİHİ : 14.10.2014
MAHKEMESİ : Çanakkale 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2013
NUMARASI : 2013/81-2013/422
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.03.2013 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14.10.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. I.. E.. geldi. Başka gelen olmadı. duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, 19.12.2008 günü vekaletname ile dava dışı S.. D..’e, S..D..’in ticari faaliyetleri nedeniyle bankalardan kullanacağı kredilerin teminatı olarak maliki bulunduğu 1 parsel sayılı taşınmazda ipotek tesis yetkisi verdiğini, Sadri’nin bu vekaletnameye dayanarak dava dışı A.K..Ltd. Şti’nin borçları için davalı yararına 22.12.2008 tarihinde 180.000 TL; 21.10.2011 günü de 120.000 TL bedel ile ipotek tesis ettirdiğini, vekaletnamede bu yönde yetki bulunmadığını, ilk ipotek bedelinden 60.000 TL bakiye borç bulunduğunu, ikinci ipotek için de yetki bulunmadığını ileri sürerek, ipoteğin fekkini olmazsa 60.000 TL bedel depo ettirilerek ipoteğin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı, dava dışı A. K.. Ltd. Şti. ortakları arasında Sadri’nin de bulunduğunu, vekaletnameye dayanarak usulüne uygun ipotek tesis edildiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının yetki verdiği vekaletnamede şirket borçları için ipotek tesisi yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir.
Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir.
Somut uyuşmazlıkta, çekişme konusu ipoteğin tesis edildiği davacı adına kayıtlı arsa niteliği ile kayıtlı 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, FBK süreli, 1. dereceden, % 40 faizli, 300.000 TL bedel ile A. K.. Ltd. Şti’nin borçları nedeniyle davalı banka yararına 22.12.2008 günlü ipotek bulunmaktadır. Resmi senetten ise, davacı adına dava dışı Sadri Dinçer vekaleten A. K..Ltd. Şti’nin her türlü sözleşmeden, kefaletinden v.b. şeylerden doğmuş ve doğacak borçları için 22.12.2008 günlü 180.000 TL, 21.10.2011 tarihinde de 120.000 TL artırılan ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. İncelenen ve ipotek akdinin çerçevesini tayin eden resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, ileride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği görülmektedir. Bu haliyle ipotek, azami meblağ (üst sınır ipoteği) ipoteğidir.
6102 sayılı TTK’nın 3. maddesinde “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun “Ticari iş karinesi” başlıklı 19/1. maddesinde de “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır” hükmü mevcuttur. Davacı 19.12.2008 günlü vekaletname ile dava dışı S.. D..’in ticari faaliyetlerinin teminatını oluşturmak amacıyla maliki olduğu taşınmazda ipotek tesis yetkisi vermiştir. Ticaret sicili gazetesinden S..D..’in A. K.. Ltd. Şti’nin ortağı ve şirket müdürü olduğu anlaşılmaktadır. Vekil edilen, ortağı ve sorumlu müdürü bulunduğu şirketin borçları nedeniyle taşınmazda ipotek tesis ettirmiştir. Görüldüğü üzere yapılan işlem ticari bir işlem olup, 19.12.2008 günlü vekaletname ile verilen yetki aşılmış değildir. Bu nedenle dava konusu ipoteğin yetki aşılarak tesis edildiğinin kabulü yerinde değildir. Ancak, davacı bedel ödemek yoluyla da ipoteğin fekkini talep ettiğinden mahkemece yapılması gereken iş; alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılıp
yapılmadığının sorulması, icra takibi varsa resmi akit tablosundaki sözleşme hükmü gözetilmek suretiyle alacaklının ipotekle teminat altına alınan anapara alacağı ile anapara dışında istenebilecek gecikme faizi ile icra takibi yapılmışsa takip giderlerini gerek duyulursa bilirkişiye hesaplatmak, bunların toplamını ipotek akit tablosunda gösterilen limiti aşmamak koşuluyla alacaklıya ödenmek üzere davacıya depo ettirmek, eksiksiz depo edilirse ipotek şerhini terkin etmek, kısmen ödeme yapılırsa davanın reddine karar verilmekle beraber ödenen bölümü kütüğün düşünceler sütununda gösterilmesine karar vermek olmalıdır.
Mahkemece, yapılan saptamalar bir yana bırakılarak eksik araştırma ile istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.