Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/6562 E. 2014/12063 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6562
KARAR NO : 2014/12063
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/02/2014
NUMARASI : 2012/193-2014/49

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.10.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu tarla vasfındaki taşınmazın kadastro çalışmaları neticesinde senetsizden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükümlerine dayanılarak davalı Belediye Tüzel Kişiliği adına tespit görerek tapuya tescil edildiğini, taşınmazın evveliyatının mera olduğunu, taşınmaz üzerinde davalının bir hakkı ve zilyetliği olmadığını, uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya tescil edilmesi gereken yerlerden olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına kayıt ve tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın ekilmediği, köy tüzel kişiliği tarafından üzerinde mülkiyeti kazanacak şekilde tasarrufta bulunulmadığı, zilyetlikle iktisaba ilişkin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesindeki şartların davalı lehine oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda, davaya konu 13 parsel sayılı taşınmaz 15.11.2007 tarihinde yapılan kadastro tespiti sonucu 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmü gerekçe gösterilerek “tarla” niteliğiyle davalı belediye adına tespit edilmiş, tutanak 30.10.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz A.. Köyüne aitken bu köyde belediye kurulmuştur.
Mahkemece 02.09.2013 tarihinde taşınmaz mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi taşınmazın kime ait olduğunu bilmediğini, davacı tanığı ve davalı tanığı yine taşınmazın kim tarafından kullanıldığı hususunda bilgileri olmadığını belirtmişlerdir. Ziraat mühendisi bilirkişi, 18.09.2013 tarihli raporunda taşınmazın her türlü kuru ve sulu tarıma elverişli tarım arazisi niteliğinde olduğunu, uzun yıllardır tarım arazisi olarak kullanıldığını ancak, bir süredir işlenip kullanılamadığı için üzerindeki bitki florasının değiştiğini bildirmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya, sağlıklı bir sonuca varmaya yeterli değildir. Bu nedenle mahkemece yöreyi iyi bilen, komşu köylerden seçilecek yaşlı ve tarafsız mahalli bilirkişiler ve ziraat mühendisi bilirkişi aracılığıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın kim tarafından nasıl ve ne şekilde kullanıldığı araştırılmalı, bu hususta davalı tarafın 05.11.2012 tarihli cevap dilekçesinde gösterdiği diğer tanıklar dinlenmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmazın mera olup olmadığı açıklığa kavuşturulduktan sonra bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 30.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.