YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/621
KARAR NO : 2014/3259
KARAR TARİHİ : 11.03.2014
MAHKEMESİ : Lüleburgaz Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/10/2013
NUMARASI : 2012/340-2013/711
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.05.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, dava konusu .. parseldeki taraflar arasındaki ortaklığın aynen taksimini istemiştir.
Davalı da aynen taksim isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise belediye encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, belediye dışında ise İl Encümeninde İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
Paydaşlığın giderilmesi istenilen taşınmazın tapudaki yüzölçümü fiili duruma uymuyorsa tapu kaydındaki yüzölçümünün düzeltilmesi için dava açmak üzere taraflara süre verilmesi, dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi gerekir. Şayet dava açılmaz veya açılan dava retle sonuçlanırsa ve tapu miktarı fiili durumdan az ise sabit sınırlardan başlayarak taşınmazın tapu kapsamı belirlenip teknik bilirkişiye bu doğrultuda kroki düzenlettirilerek, krokide belirlenen yer hakkında karar verilmelidir. Eğer tapu miktarı fiili durumdan daha fazla ise davanın reddi gerekir.
Bu ilkeler uyarınca somut olaya gelince;
Tarafların dava konusu taşınmazın aralarında yarı yarıya paylaşımına ilişkin olarak dava öncesinde taksim sözleşmesi yaptırdıkları ve bu sözleşme ekindeki krokiye göre taşınmazın aynen taksimini istedikleri anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmaz tapuda 16.525 m2 olarak kayıtlıdır. Mahkemece 05.10.2012 tarihinde yapılan keşif sonucu dosyaya sunulan 23.11.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda taşınmazın tapuda 16.525 m2 olarak görünmesine rağmen gerçek yüzölçümünün 15.919,54 m2 olduğu belirtilmek suretiyle 15.919,54 m2 üzerinden ve tarafların isteği doğrultusunda (a) 7.959,77 m2 ve (b) 7.959,77 m2 olmak üzere parsel ikiye bölünerek düzenlenen taksim projesine göre taşınmazın aynen taksiminin mümkün olduğu belirtilmiştir. Ne var ki, bilirkişi tarafından düzenlenen ifraz (taksim) projesinin Lüleburgaz Belediyesine gönderilmesi sonrası belediye başkanı tarafından yazılan 10.01.2013 tarihli yazıda açıkça bir yasa ve yönetmelik hükmüne veya teknik bir rapora dayanılmadan söz konusu taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Tüm bu anlatılanlardan sonra öncelikle tapu kaydındaki yüzölçümünün düzeltilmesi için dava açmak üzere taraflara süre verilmesi, açılacak bu davanın sonucunun beklenmesi, taşınmazın gerçek yüzölçümü belirlenip tapu kaydındaki yüzölçümü düzeltildikten sonra; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 16. maddesince belediye ve mücavir alan hudutları içindeki taşınmazların ifrazının Belediye Encümenlerince onaylanması gerektiği hüküm altına alındığından, onay makamı olan belediye encümeninden karar alınmak suretiyle düzenlenen taksim projesine göre taksimin mümkün olup olmadığının belirlenmesi ve bunun sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 11.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.