YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6185
KARAR NO : 2014/10334
KARAR TARİHİ : 24.09.2014
MAHKEMESİ : İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2014
NUMARASI : 2013/190-2014/91
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.04.2013 gününde verilen dilekçe ile şufa hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ..parselde kayıtlı taşınmazda 1/975 hisse ile malik olduğunu, davalının haber vermeksizin, A. C.’ın 992/975 hissesini 21/10/2011 tarihinde 200.000,00-TL bedelle satın aldığını , bu nedenle dava konusu taşınmazdaki, davalının adına kayıtlı 922/975 hissesinin iptali ile adına kayıt ve tescilini istemiştir.
Davalı, davanın süresinde açılmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, TMK’nun 733. maddesi uyarınca hakdüşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur (TMK m. 733/3).
Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer (TMK m. 733/4).
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Dosya içerisindeki tapu kaydından .. ada … parsel sayılı taşınmazda 1/975 payın davacı; 922/975 payın da davalı adına 21.10.2011 tarihinde satış nedeniyle kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacıya, pay devri yapıldığının noter ihtarıyla bildirilmediği açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.09.2005 günlü ve 2005/6-358-470 sayılı kararında açıklandığı üzere önalım hakkının kullanılması için gerekli süre öğrenme olgusu ile değil bildirim olgusu ile başlamaktadır. TMK’nun 733/3. maddesinin emredici hükmü uyarınca da bildirimin Noter aracılığıyla yapılması gerekir. Hak sahibinin Noter bildirimi dışında bir şekilde satışı öğrendiği ileri sürülerek hak düşürücü sürenin başlatılması olanaklı değildir.
Somut olayda, davalının dava konusu payı satın aldığı 21.10.2011 tarihinden sonra İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/809 Esas sayılı ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyasında davacının 14.12.2012 tarihinde dava dilekçesini tebliğ aldığı belirtilerek bu tebliğ tarihi dikkate alınarak hak düşürücü süre başlatılmıştır. Hak sahibinin Noter bildirimi dışında başka bir şekilde satışı öğrendiği ileri sürülerek hakdüşürücü süre işlemeye başlamayacağından, hakdüşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Dolayısıyla, istemin hakdüşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddi doğru değildir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hakdüşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.9.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.