Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/6124 E. 2014/12499 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6124
KARAR NO : 2014/12499
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2010/2227-2013/1443

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.11.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Adana Büyükşehir Belediyesi ve Çukurova Belediyesi vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, tapu iptali ve eski hale ihya sureti ile Hazine adına tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza dayanak imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Büyükşehir Belediyesi vekili ve Çukurova Belediyesi vekili temyiz etmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda Seyhan Belediyesinin 3.. nolu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi’nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin davalı gösterildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili; devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan çekişme konusu 43,16 m²’lik bölümün Hazine adına sicil kaydı oluşturulmadan 1… nolu parsel numarası ile ihdasen Adana Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiğini, sonraki imar uygulaması ile de anılan parselin tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edilerek çekişme konusu yapılan bölümün … ada .. nolu imar parseli olarak davalı şahıs adına tescil edildiğini, dayanak imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek, 43,16 m²’lik kısmın tapusunun iptali ile Hazine adına tescili istekli eldeki davayı açmıştır.
İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicil dayanıksız kalacak ve yolsuz tescil durumuna düşecektir. Bu nedenle dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekir.
Ayrıca, çekişmeli taşınmazın belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2. maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, şayet yasa gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan, 775 sayılı Kanunun 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanunla iptal edilmiş ise de iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, başka bir ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği açıktır.
Somut olaya gelince; mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişi çekişme konusu 1.. no’lu parselin kadastro paftasına göre devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden ihdas edildiğini bildirdiği halde tescil bildirim beyannamesinde 424,68 m² olan anılan parselin 181 no’lu parselin terkininden ihdas edildiğinin belirtildiği, ne var ki bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği, 14.. ve 1.. parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının getirtilmediği, özellikle dava konusu 43,16 m²’lik bölümün imar uygulamasından önceki vasfı ile Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, ayrıca çekişme konusu yerin belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle 1.. nolu parselin tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tedavülleriyle birlikte getirtilerek yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemelerin yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.