Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/5941 E. 2014/6783 K. 23.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5941
KARAR NO : 2014/6783
KARAR TARİHİ : 23.05.2014

MAHKEMESİ : Konya 4. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2010/1224-2013/1549

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 04/08/2010 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03/12/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların maliki olduğu 5078 ada 59 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 02.02.1966 tarihinde davalıların murisi lehine konulan 3500,00 ETL bedelli ipoteğin kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ipotek bedelinin güncellenmiş karşılığının depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
İpotek aktinin çerçevesini tayin eden resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, 3500,00 ETL için tesis edildiği görülmektedir. Açıklanan bu niteliğe göre ipotek, kesin borç (karz) ipoteğidir. TMK’nın 875. maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alır. Alacaklı, ipoteğin fekki için anaparanın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebileceğinden, ipoteğin kaldırılmasına ancak anaparanın, gecikme faizinin, icra takibi yapılmışsa takip giderlerinin ödenmesi halinde karar verilebilir. Taşınmaz malikinin ödeme iddiası varsa bu iddianın da yazılı delille kanıtlanması zorunludur.
Ancak, borçlu anapara ipotek miktarından bir kısmını ödemiş veya depo etmişse yine de davanın reddi gerekir ise de, “çoğun içinde az da vardır” kuralı uyarınca Tapu Sicil Tüzüğünün 31/son maddesi hükmüne göre ipotek bedelinden ödenen bölümün kütüğün düşünceler sütununda gösterilmesi gerekir. Bütün bu açıklamaların sonucu doğrultusunda mahkemece yapılması gereken iş; ipotek, kesin borç (karz) ipoteğine ilişkin bulunduğundan, taraflardan alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapıp yapmadığını sorup saptamak, icra takibi varsa bu dosyayı getirtmek, resmi akit tablosundaki sözleşme hükümlerini gözetmek suretiyle alacaklının anapara dışında isteyebileceği gecikme faizi ile icra takibi yapılmışsa takip giderlerini gerek görülürse bilirkişiye hesaplatmak, bunların toplamını alacaklıya ödenmek üzere davacıya depo ettirmek, eksiksiz depo edilirse ipotek şerhini terkin etmek, kısmen ödeme yapılırsa davanın reddine karar verilmekle beraber ödenen bölümü kütüğün düşünceler sütununda gösterilmesine karar vermek olmalıdır.
Somut olayda; uyuşmazlık 02.02.1966 tarihinde konulan ve ödenmeyen 3500,00 ETL ipotek bedelinin hangi miktarda ödetilmesi gerektiği konusunda toplanmaktadır.
Dava konusu taşınmaz üzerine davalıların murisi lehine 02.02.1966 tarihinde 3500,00 ETL bedelli, birinci derecede, faizsiz ve 01.09.1966 tarihine kadar süreli olmak üzere ipotek tesis edilmiştir. Davacılar borcun ödendiğini ispatlayamamış ve ipotek bedeli olarak 6.293,15 TL yi depo etmiştir. Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılarak güncellenen ipotek bedelinin davalılara ödenmesine ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.
Bu itibarla mahkemece,3500,00 ETL ipotek bedelinin herhangi bir güncelleme yapılmadan, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda ipotek akit tablosunda ödeme tarihi olarak belirtilen 01.09.1966 tarihinden itibaren dava tarihine kadar yasal faizi ile birlikte ulaşacağı değerin depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken güncelleştirilmiş ipotek bedelinin depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 23.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.