Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/5915 E. 2014/12530 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5915
KARAR NO : 2014/12530
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : Buldan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2013
NUMARASI : 2013/164-2013/296

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.04.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil terditli olarak tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulüne dair verilen 09.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili Av. A.. S.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, murisinin, davalılardan Ş..(G..) D.. ve Ü.. (K..) Demirbaş ve bir kısım davalılar murisi A.. K.. ile yaptığı satış vaadi sözleşmesi uyarınca 7.. ada 21 parsel sayılı taşınmazda murisleri Ahmet oğlu S.. K..’den intikal eden paylarını satın aldığını, taşınmaz elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan tapuya tescil edilemediğini, üzerinde bina inşa ettiği için Türk Medeni Kanununun 724. maddesi uyarınca taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini mümkün olmadığı takdirde tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece temliken tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili Av. A.. S.. temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır;
Türk Medeni Kanununun 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin Türk Medeni Kanununun 3.maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
b) İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır.
c) Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacının murisi M.. H.. H..ın, S.. K..’nin bir kısım mirasçılarından Buldan ilçesi, Karşıyaka mahallesi, 7.. Ada 2.. Parsel sayılı taşınmazdaki hisselerini noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldıktan sonra 1993 yılından itibaren murisi ile birlikte davacıların taşınmazı kullanmaya başladığı, murisin vefatı üzerine davacı tarafından mesken, ahır ve depo olarak kullanılmak üzere yapılar inşa edildiği, taşınmazın gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın alındığı tarihte tapuya kayıtlı ve çapa bağlı olması karşısında davacının TMK’nın 724. maddesinin uygulanması için aranan iyiniyet koşulunu taşımadığı anlaşıldığından tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 718. maddesi hükmüne göre arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu nedenle muhdesat bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde tapu kayıt maliklerinin tümünden tahsil edilmesi gerekirken mahkemece sadece L.. K.., A.. Y.., S.. K.., Ş.. G.., Ü.. D..’tan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.