YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5248
KARAR NO : 2014/6412
KARAR TARİHİ : 14.05.2014
MAHKEMESİ : Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2012/473-2013/379
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.07.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı C.. G.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı, 245 ada 15 parsel sayılı taşınmaz üzerinde evinin bulunduğunu, davalının 245 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde imar mevzuatına aykırı şekilde dört katlı bina inşa ettiğini ve binanın çatısının eğimini davacının taşınmazına doğru yaptırdığını, bunun da kış mevsiminde çatıda biriken kar kütlesinin düşmesi halinde davacıya ait binada zarara yol açacağını öne sürerek elatmanın önlenmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, çatının kal’i suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı C.. G.. temyiz etmiştir.
TMK m. 683’teki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Öte yandan, kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Ne var ki, davacının önlem alması örf ve adet gereği ise, olayın özelliğine göre önlem almaması hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyorsa, elatmanın önlenmesine karar verilemez.
Tarafların zorunlu çıkar dengeleri göz önünde tutularak, gerektiğinde uzman bilirkişilerin görüşleri alınarak, en uygun önlemin alınmasına karar verilmeli, muhtemel zarar söz konusu olduğunda “men ve yasaklama” yönünde hüküm kurulmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Somut olayda; keşif sonrası düzenlenen 06.07.2012 günlü inşaat bilirkişi raporunda; davalıya ait binanın yüksekliğinin 12.50 m olduğu çatısından düşecek kar kütlelerinin davacının evine ve çatısına zarar vereceği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ancak hükme esas alınan bu raporda davacının zarara uğramaması için çatının yönünün değiştirilmesi gerektiği belirtilmiş ise de bunun nasıl yapılması gerektiği detaylı olarak açıklanmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacının binasının zarar görmemesi için alınması gereken önlemler hususunda bilirkişiye ek rapor düzenlettirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, davalı tarafın kendi taşınmazı içinde yaptığı çatının yıkımına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 14.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.