YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4863
KARAR NO : 2014/6015
KARAR TARİHİ : 08.05.2014
MAHKEMESİ : Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/09/2010
NUMARASI : 2005/860-2010/2349
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05/04/2005 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/09/2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Bir kısım davalılar E.. A.., M.. A.., O.. B.., C.. A.. 10.11.2005 tarihli celsedeki beyanlarında, taşınmaz üzerinde kendi paylarını belirleyerek rızai taksim yaptıklarını, bina yaparak oturduklarını belirterek muhdesat iddiasına bulunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu 1029 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere;
“Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.”
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince;
“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
Ve, “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de;
“Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
Temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Somut olayda, hüküm sonucunda satış bedelinin tapu kaydındaki oranlar üzerinden dağıtılmasına karar verilmiş ise de gerekçeli kararda satış bedelinin hissedarlara tapu kaydı ve bilirkişilerin gerekçeli raporlarında belirttikleri şekilde dağıtılmasına karar verilmiş olup bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatlarla ilgili değerler belirtildiği görülmektedir.
Bu itibarla, gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 08.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.