Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/4351 E. 2014/8753 K. 30.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4351
KARAR NO : 2014/8753
KARAR TARİHİ : 30.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2010/265-2013/156

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 26.04.2010 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R
Davacılar ..ada .. parselde kayıtlı 10351 m2 “Bahçeli Kargir Fabrika” cinsli taşınmazın maliki olduklarını, bitişik parsellerde davalı tarafça yapılan inşaat faaliyetleri yol ve hafriyat çalışmaları dolayısıyla davacıya ait binanın duvarlarında meydana gelen hasar nedeniyle 2009/29 D. İş sayılı dosya ile tespit edilen 14.145,00 TL zarar bedelinin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili davacı tarafça yapılan duvarın bir kısmının yolda kaldığını, yol çalışmasının proje uygun olduğunu, İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 2008/1276 Esas sayılı dosyasında imar planının iptali istemi ile davacılar tarafından açılan davanın neticesinin beklenmesini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, 2009/29 D. İş sayılı dosyada yapılan tespit esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir ” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 818 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nın 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacılar, dava açmadan önce 2009/29 D. İş sayılı dosya üzerinden davalının yokluğunda tespit yaptırmış ve bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ile tespit tutanağı davalıya tebliğ edilmiş, davalı 26.02.2010 tarihli dilekçesi ile tespit raporuna itiraz etmiştir. Mahkemece tespit raporu aynen benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahallinde keşif yapılarak, tespit raporu da incelenerek tarafların iddia ve savunmaya ilişkin delilleri toplanıp değerlendirilerek Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davalının yokluğunda yapılan tespit ile yetinilerek keşif yapılmaksızın ve dava konusu duvarın yola taşkın olup olmadığı üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün yazılı gerekçe ile BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 30.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.