Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/3625 E. 2014/7121 K. 29.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3625
KARAR NO : 2014/7121
KARAR TARİHİ : 29.05.2014

MAHKEMESİ : Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2012/54-2013/209

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.01.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle payın iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 27.05.2014 günü için yapılan tebilgat üzerine temyiz eden davalı vekilleri Av. E.. N.. ve Av. Ş.. D.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. İ.. Y.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Dava, önalım nedeniyle davalı payının iptali ve davacı adına tescili isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu 42.. parsel sayılı taşınmazda davalının 1/9 pay satın aldığını ileri sürerek davalıya ait payın önalım hakkı nedeniyle iptalini ve müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazın fiilen taksim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, fiili taksim bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü kişiye satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından davanın reddi gerekir.
Kötüniyet iddiası 14.2.1951 günlü ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Böyle bir durumda savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığı altında somut olaya gelince; Dava konusu payın bulunduğu 42.. parsel sayılı taşınmazın 1/9 payı C.. Y.. adına iken 30.12.2011 tarihinde 700,00 TL bedelle davalı H.. H..’a satmıştır. Davacı tarafından önalım hakkına dayalı olarak 26.11.2012 tarihinde dava konusu payın iptali ile adına tescili istenmiştir. Dava konusu payın bulunduğu taşınmaz, Hatay ili, Antakya ilçesi, K.. Köyü’nde bulunan tarla vasıflı 12.644,92 m2 yüzölçümlü taşınmazdır. Davacının etrafını çevirmek suretiyle taşınmazın 4.214,97 m2’sini tır parkı olarak kullandığı, bina yaptığı, N.. B.. ve diğer mirasçıların 2171,35 m2’sini tarla olarak kullandığı, S.. B.. tarafından 1439,42 m2, H.. E.. tarafından 1427,12 m2, F.. E.. tarafından 1192,48 m2 ve davalının satın aldığı paydaşın da bina yapmak suretiyle 1980,73 m2 alanı fiilen taksim ederek kullandıkları dolayısıyla dava konusu taşınmazda paylarına karşılık belirli yerleri kullanmakta ve bu kullanım biçimini devam ettirmekte oldukları davacı ve davalı tarafından bildirilen tanık beyanları, tapu kayıtları, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Hükümde, fiili taksim bulunmadığı belirtilmiş ise de önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 29.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.