YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3422
KARAR NO : 2014/7516
KARAR TARİHİ : 05.06.2014
MAHKEMESİ : Kilis 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/11/2013
NUMARASI : 2010/909-2013/893
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.10.2010 gününde verilen dilekçe ile su kaynağına elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi, birleştirilen dava tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu ..parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazda bulunan kavun ürününün davalıların açtığı su kuyuları nedeniyle su kaynağının kuruması sonucu zarar gördüğünü ileri sürerek doğal su kaynağına elatmalarının önlenmesine, zararının tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalıların su kuyularında gereğinden daha güçlü motorların kullanılması nedeni ile davacının taşınmazını sulamakta kullandığı doğal kaynak suyunun kurumasına sebebiyet verdikleri, davalılardan C.. Y.. ait taşınmazda bulunan su kuyusunun ruhsatının bulunmadığı gerekçesiyle davalı C.. Y..’a ait su kuyusunun kapatılması suretiyle elatmasının önlenmesine, diğer davalılar A.. Y.. ile S.. Y..’a ait taşınmazlarda bulunan su kuyularına sayaç takılmasına, ihtiyaçtan fazla kullanılan kısım yönünden elatmalarının önlenmesine, davacıya ait taşınmazda meydana gelen 21.800,00 TL zararın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere tüm dosya kapsamına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalılar vekilinin tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, zararın artmasında davacının kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nun 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Somut olayda; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 30.09.2013 tarihli jeoloji ve ziraat mühendisi bilirkişi raporları ile davalılara ait her üç kuyudaki pompaların gereğinden fazla güçlü olması nedeniyle fazla su çekilmesi sonucu yer altı sularının azaldığı, ait oldukları taşınmaz dışındaki taşınmazlara da su verildiği, kuyulara sayaç takılması ve gereğinden güçlü pompa kullanılmaması gerektiği belirtilmiş, 24.09.2010 ve 14.08.2012 tarihli ziraat mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporları ile kavun ekili taşınmazın yeterince sulanamadığından 21.800,00 TL zarar oluştuğu tespit edilmiş ise de dava konusu taşınmazın sulanmasının sadece bitişiğindeki doğal su kaynağı olup olmadığı, küçük bir masrafla çevrede su alabileceği bir kaynak bulunup bulunmadığı, davacının hareketsiz kalmak suretiyle müterafik kusuru ile zararın artmasına sebebiyet verip vermediği hususları incelenmemiştir.
Bu durumda mahkemece, bilirkişilerden ek rapor alınarak ya da gerektiğinde yeniden yapılacak keşif sonucu alınacak bilirkişi raporu ile Türk Borçlar Kanununun 52. maddesi gereğince davacının zararın artmasına neden olup olmadığının tespiti ile oluşan sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1). bentte yazılı nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2). bentte yazılı nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 05.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.