YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3366
KARAR NO : 2014/7573
KARAR TARİHİ : 09.06.2014
MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2012/470-2013/583
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.12.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu .. ada.. parsel sayılı 134 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerinde gecekondusunun bulunduğunu, 2981 sayılı yasa hükümlerinden faydalanmak için 1984 yılında belediyeye başvuruda bulunduğunu, davalı adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde evinin olduğuna ilişkin şerhin mevcut olduğunu, taşınmazın bedelini ödediğini, böylece 2981 sayılı yasa hükümleri uyarınca adına tahsis işleminin gerçekleştiğini, belediyeye başvurmasına rağmen tapusunun kendisine verilmediğini, bunun üzerine idari işlemin iptali istemiyle idare mahkemesine dava açtığını, davayı kazandığını, ancak yine taşınmazın tapu kaydının kendisine devredilmediğini öne sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır.
Davalı vekili, davacıya tahsis işleminin yapılmadığını, taşınmazın bedelini ödemediğini, taşınmazın imar palınında yapı yasağı ve yeşil alanda kaldığını, tapu iptali ve tescilin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması,
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir.
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacının 2981 sayılı yasa uyarınca dava konusu taşınmazın adına tahsis ve tescili istemiyle belediyeye başvurduğu, belediyenin süresinde cevap vermeyerek zımnen talebinin reddedildiği, davacının redde ilişkin idari işlemin iptali istemiyle idare mahkemesine dava açtığı, Danıştay denetiminden geçerek 04.10.2012 tarihinde kesinleşen İzmir 4. İdare Mahkemesinin 15.05.2008 tarihli 2007/1383-2008/727 sayılı kararında “Taşınmazın bulunduğu alanda ıslah imar planının yapıldığı ve taşınmazın tapuda davacı adına tahsis edildiği, 2981 sayılı yasadaki gerekli şartlar oluştuğundan taşınmazın davacı adına tescili gerekirken belediyenin başvuruya cevap vermemek suretiyle talebin zımnen reddinin doğru bulunmaması nedeniyle dava konusu işlemin iptaline” karar verildiği, dava konusu taşınmaz daha önce Konak Belediyesi adına kayıtlı iken davalı Karabağlar Belediyesi sınırları içerisinde kalması nedeniyle bedelsiz olarak 23.12.2009 tarihinde davalı Karabağlar Belediyesine tapuda devredildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmazla ilgili olarak her ne kadar davacının dayanmakta olduğu bir tahsis kararı mevcut değil ise de tapu kaydında buna ilişkin muhdesat şerhi bulunması ve ayrıca dosya içerisindeki Danıştay denetiminden geçerek kesinleşen İzmir 4. İdare Mahkemesinin 15.05.2008 tarihli 2007/1383-2008/727 sayılı kararı ile artık tahsisin varlığının kabulü gerekir. Ancak Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda davacının tahsise dayalı tapu iptali ve tescil talebinin mümkün olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken idare mahkemesinin kesinleşmiş ilamı gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.