Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/3303 E. 2014/5910 K. 07.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3303
KARAR NO : 2014/5910
KARAR TARİHİ : 07.05.2014

MAHKEMESİ : Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2012
NUMARASI : 2012/293-2012/520

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 04.06.2009 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin terkin ve tescili olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine usuli bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın ve bozmadan sonra birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 11.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı kooperatif vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 28.08.1995 ve 24.10.2005 tarihli ipotek akitlerini kefil olarak imzaladıklarını, davalı kooperatifin dava dışı borçlu Y.. G..’nun borcu sebebiyle icra takibine giriştiğini, yapılan takip sonucu borcun kendileri tarafından ödendiğini, bu yüzden 818 sayılı Borçlar Kanununun 499. maddesi (6098 sayılı BK m. 596) gereğince ipoteklerin kendilerine devir ve temlik edilmesi gerektiğini, her iki ipoteğin devir ve temlikini, mümkün olmadığı takdirde borcun kapanması için icra dosyasına yaptıkları ödemelerin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı kooperatif, ipoteğin devir ve temliki için tüm alacaklarının ödenmesi gerektiğini, bu ödemelerin yapılmadığını, rücu hakkının da ancak ödenen paylara göre kullanılabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 54, 289, 308, 478, 501, 516, 621 sayılı parsellerde davalı kooperatif lehine birinci derecede ve birinci sırada tesis edilen ipoteğin davalıdan terkini ile aynı sıra ve derecede davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin 16.04.2012 tarihli 2012/1790 E.- 2012/5577 K. sayılı bozma kararıyla “rehinli taşınmaz maliki Y.. G..’nun davada taraf olmasında zorunluluk olduğu” gerekçesiyle hüküm bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
İstek, rehinle temin edilen davalı alacağı nedeniyle müteselsil kefil olan davacıların alacaklıya yaptıkları ödemeden dolayı davalının teminat olarak elinde bulundurduğu rehnin 6098 sayılı B.K.’nın 596. maddesi (818 sayılı B.K. m.499) gereğince devir ve temliki talebine ilişkindir.
Mahkemece, dosya içerisindeki 26.07.2010 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de söz konusu bilirkişi raporunun sonuç ve kanaat başlıklı IV. bölümünde birbiriyle çelişik bentler mevcuttur. Şöyle ki: 1. bentte dava konusu tüm parsellere ilişkin olarak kabul kararı verilmesi gerektiği belirtilirken 2. bentte 54, 478 ve 621 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak ipoteklerin davacılara devrinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir.
Diğer yandan Dairemizin bozma kararından sonra mahkemece taraf teşkiline yönelik herhangi bir araştırma yapılmaksızın ve yeterli gerekçe gösterilmeksizin hüküm kurulmuştur. Dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre birleştirilen davanın davalısı Y.. G.. 308 ve 501 parsel sayılı taşınmazlarda malik ya da paydaş görünmediği gibi aleyhine tesis edilmiş bir ipotek kaydına da rastlanmamıştır. Yine 289 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına göre bu taşınmaz üzerinde Y.. G.. aleyhine herhangi bir ipotek tesisi söz konusu değildir.
Mahkemece, tüm bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan ve bilirkişi raporundaki çelişki ve noksanlıklar giderilmeden hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş dosya içerisindeki tapu kayıtları da incelenerek davacıların birleştirilen davanın davalısı borçlu Y.. G..’nun müteselsil kefili olarak davalı kooperatifin rehinle temin edilen alacağının tamamını ödeyip ödemediğini belirlemek, bu hususta gerekirse önceki bilirkişi raporundaki çelişkileri de giderecek şekilde denetime elverişli ek bilirkişi raporu tanzim ettirilerek sonucuna göre bir hüküm kurmak olmalıdır.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.