YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3144
KARAR NO : 2014/7142
KARAR TARİHİ : 29.05.2014
MAHKEMESİ : Göle Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/11/2013
NUMARASI : 2013/71-2013/279
Davacı tarafından, davalı aleyhine 29.04.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 20.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Asıl davada davacı Y.. Ö..; 1.. ada 5 parsel sayılı taşınmazın murisi adına kayıtlı oluduğunu ayrıca komşu davalıya ait 1.. ada 4 parsel sayılı taşınmazda bulunun binanın üst katının da murisine ait olduğuna ilişkin tapu kaydında şerh bulunduğunu, davalının her iki taşınmaz arasında bulunan üst katlara ulaşmak için kullanılan merdiveni kullanmalarına engel olduğunu belirterek davalının müdahalesinin önlenmesini, dava konusu merdivenin davalı taşınmazda kaldığının anlaşılması durumunda öncelikle bedelsiz olarak olmadığı takdirde bedeli ödenmek kaydı ile dava konusu merdiven yerinin murisleri adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen davada davacı K.. K.., 1.. ada 4 parselin maliki olduğunu taşınmaz üzerinde 2 katlı dükkan olduğunu, dava konusu meridvenin taşınmazı içinde bulunduğunu, davacı-davalının komşu 1.. ada 5 parsel sayılı taşınmazına merdiven yapması gerekirken kendisine ait taşınmazdaki merdiveni kullandığını belirterek elatmanın önlenmesini istemiştir.
Mahkemece asıl davanın reddine birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davacı-davalı Y.. Ö.. vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı-davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Tapu kütüğüne esas itibarıyla mülkiyetin veya sınırlı ayni hakların iktisabına veya bunların kaybedilmelerine ilişkin tesciller yazılır. Geniş anlamda tescil ise kütüğe yazılan her husustur. Nitekim kütük sahifesinde mülkiyet, rehin ve irtifak hakları sütunları dışında bir de “şerh” ve “beyanlar” adı altında iki sütun daha vardır. Ancak bir hususun şerh veya beyanlar sütununa yazılması taşınmazın ayni hakka ilişkin statüsünde bir değişiklik meydana getirmez.
Şerhten amaç; ilişkin bulunduğu hukuki durumu üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir hale getirmek, hukuki duruma aleniyet kazandırmaktır. Bu yönü ile şerh ayni bir etki özelliğini gösterir. Hangi hakların tapu kütüğüne şerh edileceğini kanun belirlemiştir. Dolayısıyla kanunun belirlemediği bir hak tapu kütüğüne şerh edilemez.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere Eşya Hukukunda muhdesattan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (Türk Medeni Kanunu m.722, 724, 729).
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2. maddesi imkan sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”
Somut olaya gelince; mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 13.05.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu merdivenin davalıya ait 1.. ada 4 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı tespit edilmiştir. Davalıya ait 1.. ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde ise “üst katın mülkiyeti Yusuf oğlu M.. Ö..’e aittir” şeklinde davacının murisi lehine şerh bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davacının 1.. ada 4 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın merdiveni kullanma şeklinde elatmasının yasaların koruduğu bir hakkın kullanılmasından kaynaklandığından birleştirilen davanın da reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şeklide hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı-davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 29.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.