Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/2859 E. 2014/6855 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2859
KARAR NO : 2014/6855
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Erbaa Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/11/2013
NUMARASI : 2011/587-2013/761

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.08.2011 günlerinde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 06.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, TMK’nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı M.. U.., davanın reddini savunmuştur.
Davalı Y.. Y.., usulüne uygun davetiyeye rağmen duruşmaya katılmadığı gibi beyanda da bulunmamıştır.
Mahkemece, 26.04.2013 havale tarihli uzman bilirkişi rapor ve krokisinde dava konusu 165 ada 3 (eski 871) parsel sayılı taşınmazdaki (B) harfi ile gösterilen geçit güzergahın dava konusu 165 ada 6 (eski 874) parsel sayılı taşınmazdaki (A) harfi ile gösterilen geçit güzergahından daha uygun olduğu anlaşıldığı halde davacının dava konusu 165 ada 6 (eski 874) parsel sayılı taşınmazdan geçit kurulması talebinde ısrar etmesi gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
TMK’nın 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olayda; davacı kendisine ait 165 ada 5 (eski 875) parsel sayılı taşınmazının genel yola bağlantısı bulunmadığından davalı M.. U..’a ait 165 ada 6 (eski 874) parsel sayılı taşınmazdan geçit irtifakı tesis edilmesini talep etmiş, daha sonra komşu 165 ada 3 (eski 871) parsel sayılı taşınmazın maliki Y.. Y..’ı davaya dahil etmiştir. Gerçekten de 165 ada 5 (eski 874) parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısı bulunmamaktadır. Genel yol ile bağlantı kurabileceği komşu taşınmazlar krokide 165 ada 6 (eski 874), 165 ada 3 (eski 871), 165 ada 4 (eski 870) ve 165 ada 7 (eski 880) parsel sayılı taşınmazlar olarak görülmektedir.
Mahkemece öncelikle komşu 165 ada 4 (eski 870) ve 165 ada 7 (eski 880) parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtları getirtilip malikleri davaya dahil edilmek ve Dairemizin yukarıdaki ilkeleri gözetilmek suretiyle uygun güzergah belirlenerek karar verilmelidir.
Davacı mahkemece kendisine sorulması üzerine 165 ada 3 (eski 871) parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını tercih etmiştir. Bu seçenek dışında başka bir güzergahtan geçit kurulmasını istemediğini beyan etmemiştir.
Bu durumda mahkemece uygun güzergahlar belirlendikten sonra davacının bu yerlerden geçit kurulmasını kesin olarak istemediğinin imzalı beyanı alınmak suretiyle belirlendiği takdirde davanın reddine karar verilebilir. Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.