Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/2684 E. 2014/6735 K. 22.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2684
KARAR NO : 2014/6735
KARAR TARİHİ : 22.05.2014

MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2011/473-2012/545

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.11.2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ile davalılar vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nın 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; daha önce alınan 06.10.2011 ve 03.01.2012 tarihli raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için üç kişilik bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınmış ise de hükme esas alınan 15.10.2012 tarihli raporda davacıya ait binanın bodrum katı projesinde 34 m2 olarak belirtildiğinden değeri 34 m2 üzerinden hesaplanmış ise de 03.01.2012 tarihli inşaat mühendisi İsmail Sertdudak tarafından mahallinde yapılan inceleme sonucun da düzenlenen raporda binanın bodrum katının 125 m2 ve diğer alanların toplamının 250 m2 olduğu belirlenmiştir. Bilirkişilerden bu hususta ek rapor alınmak suretiyle zararın belirlenmesi ve uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken bodrum katın alanı 34 m2 kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.