YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26
KARAR NO : 2014/4070
KARAR TARİHİ : 26.03.2014
MAHKEMESİ : Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/10/2013
NUMARASI : 2012/73-2013/366
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.02.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit irtifakı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar S.. S.. ile A.. Ç.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK’nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, Ö.. Ç.. vd. davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 778 sayılı parsel lehine 9.., 9.., 9.. sayılı parseller üzerinden geçit irtifakı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili davalı S.. S.. ve davalı A.. Ç.. temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
TMK’nın 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve ütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; yapılan keşif sonucu alınan 30.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda on ayrı geçit alternatifi gösterilmiş; bunlardan 2 numaralı, 5 numaralı ve 10 numaralı geçit alternatiflerinin uygun olduğu, 2 numaralı geçit alternatifinin ise bu üç geçit alternatifinin en ucuzu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece de 2 numaralı geçit alternatifi en uygun olarak benimsenmiş, bu sebeple 13.03.2013 tarihli oturumda bu güzergahtaki parsel maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacı vekiline kesin süre verilmiştir. Verilen kesin süre içerisinde ilgili parsel malikleri davaya dahil edilmediğinden sözü geçen rapordaki 10 numaralı alternatife göre geçit irtifakı kurulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece kesin süre verilerek bu sürede en uygun güzergahtaki parsel malikleri davaya dahil edilmediği takdirde bu alternatiften vazgeçilmiş sayılacağına ilişkin ara kararı verilmesi doğru olmamıştır. Kaldı ki hangi güzergahtan geçit kurulacağı sadece davacının tasarrufuna bağlı olan bir husus da değildir. Geçit irtifakı kurulurken tarafların sübjektif arzularına göre değil, başta “fedakarlığın denkleştirilmesi” olmak üzere bazı temel ilkeler ve objektif kıstaslarla en uygun geçit alternatifinin belirlenmesi ve bu alternatif üzerinden geçit irtifakı kurulması gereklidir. Bu durumda mahkemece, en uygun güzergah üzerindeki aleyhine geçit kurulacak taşınmazların maliklerinin davaya dahil edilmesi konusunda taraf teşkili için zorunluluk varsa davacı tarafa usulüne uygun kesin süre verilmeli bu süre içerisinde ilgili parsel malikleri davaya dahil edilmedikleri takdirde dava reddedilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler ve objektif kıstaslara göre geçit alternatiflerinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın yatırana iadesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.