Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/2252 E. 2014/6831 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2252
KARAR NO : 2014/6831
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2013
NUMARASI : 2008/446-2013/578

Davacı-karşı davalılar vekili tarafından, davalı-karşı davacılar aleyhine 10.09.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal, davalı-karşı davacılar vekili tarafından 19.09.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine, karşı davanın kabulüne 14.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Davacılar, paydaşı oldukları 2.. parsel sayılı taşınmaza davalıların ev inşa ederek elattıklarını, ayrıca davalıların Fethiye Asliye 1. Hukuk Mahkemesinde miras hakkına dayanarak açtıkları tapu iptali ve tescil davasının reddedilerek Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmesine rağmen de taşınmazdan çıkmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal talebinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuş, karşı davalarında da taşınmazın öncesinde kök muris Saliha’ya ait olup kadastro tespiti sırasında taşınmazın tamamının davacıların murisi Osman adına tescil edilmesi üzerine bu hatanın giderilmesi için davalıların murisinin taşınmazda ev inşa etmesine izin verdiğini, evin iyiniyetle yapıldığını, davacıların da uzun yıllar binanın kullanımına sessiz kaldıklarını ileri sürerek temliken tescil istemişlerdir.
Mahkemece, asıl davada elatmanın önlenmesi ve kal talebinin reddine, karşı davada temliken tescil talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davacı- karşı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal, karşı dava ise temliken tescil isteğine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır;
Türk Medeni Kanununun 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin Türk Medeni Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
b)İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır;
c)Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; temliken tescil davasının davacıları dava konusu taşınmazın davacı-karşı davalıların murisi O.. tarafından murislerine verildiğini, bu nedenle iyiniyetli olduğunu, tapunun devredileceği inancı ile taşınmaz üzerine bina inşaa ettiğini iddia etmektedir. Ancak, tanık beyanları dışında bu iddialarını kanıtlayacak, iyiniyetini ortaya koyacak bir belge sunamamışlardır. Davalı-karşı davacıların murisinin binayı yapmaya başladığı tarihte taşınmazın davacı-karşı davalıların murisine ait olduğunu bildiği gibi davacı tarafca binanın bulunduğu zeminine ait arazi bölümünün mülkiyetinin aktarılacağı hususunda bir satışları ya da bu yolda bir iradelerinin ulaşmadığı, hatta davalı-karşı davacı tarafın açmış olduğu tapu iptali ve tescil davası da reddedilmekle temliken tescil isteminin ilk koşulu olan iyiniyet iddiası kanıtlanamamıştır.
Bu tür davalarda sübjektif şartın gerçekleştiği ispatlanamadığı takdirde diğer koşulların araştırılması gerekmez. Mahkemece bu husus gözardı edilerek temliken tescil isteyen davacının bina inşa ettiği yerin köy yerleşim alanı içinde kaldığı ve ifrazının mümkün olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmişse de sübjektif unsur gerçekleşmediğinden tapu iptali ve tescil talebinin reddi, elatmanın önlenmesi ve kal talebinin kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.