YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2225
KARAR NO : 2014/6368
KARAR TARİHİ : 14.05.2014
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2011/469-2013/400
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.09.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalılar husumetten ve tahsis şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın davalı Hazine ve Çankaya Belediyesi yönünden husumet nedeniyle reddine, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı Kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı, hali arazi iken babası tarafından ağıl ve ev inşa edilerek imar ve ihya edilen, 1986 yılında tesis kadastrosunda davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına tescil edilen 3680 ada 1 parsel no’lu taşınmazın 365 m2’si için davalı belediye tarafından 01.08.1988 tarihinde tapu tahsis belgesi verildiğini, 1950 yılından beri aralıksız ve nizasız kullandıkları yerin TMK. 713 ve tapu tahsis belgesine dayalı olarak iptali ve tescilini istemiştir. Yargılama aşamasında tahsis belgesine dayalı iptal ve tescil istediğini belirtmiştir. Gercekten, 10.08.1988 tarihli tapu tahsis belgesi ile davalı belediye tarafından 3680 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 356 m2 yer davacı adına tahsis edilmiştir. Tahsis belgesi iptal edilmemiş olduğundan geçerliliği devam etmektedir. Tahsis belgesi mülkiyet belgesi olmayıp zilyetliği belirleyen bir belge olduğundan, bu belge uyarınca mülkiyet hakkının kazanılması ancak 2981 sayılı Kanunda belirlenen şartların oluşması ile mümkündür. Yukarıda belirtilen şartların davacı yararına oluşup oluşmadığının tek tek incelenmesi, bölgede imar uygulamasının yapılıp yapılmadığı, davalının hak sahibi olma özelliğine sahip olup olmadığı,
bedelin ödenip ödenmediğinin araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.