Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/2142 E. 2014/7111 K. 29.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2142
KARAR NO : 2014/7111
KARAR TARİHİ : 29.05.2014

MAHKEMESİ : Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2013/290-2013/527

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.05.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın yargı yolu bakımından reddine dair verilen 14.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Davacı, köy muhtarlığı tarafından kendisine 15.05.2012 tarihinde tahsis edilen arsaya bina yaptığını, davalı Hazine tarafından muaraza çıkarıldığını belirterek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olduğunu, 3091 sayılı Kanun kapsamında davacının elatmasının önlenmesine ve ecrimisile karar verildiğini, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusunun 3091 sayılı Kanun uyarınca verilen tecavüzün önlenmesi ve ecrimisil olduğu, idarenin bu işlemine karşı oluşan ihtilafın idari yargıda çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davalar olarak gösterilmiştir.
Yargı yetkisinin ise idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu belirtilmiş yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde karar vereceğine ilişkin bir düzenleme de mevcut değildir.
Somut olayda, dava, 3091 Sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun uygulanması nedeniyle idarenin eylem ve işlemine karşı açılmış bir dava olmayıp, davacı, kendisine köy muhtarlığı tarafından tahsis edilen arsaya yaptığı binaya elatmanın önlenmesini istemiştir. Davacının bu isteği idari nitelikte bir dava olmadığından bu tür uyuşmazlıkların adli yargıda çözümlenmesi gerekir.
Mahkemece, tarafların delilleri değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken idari yargının görevli olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 29.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.