Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/2083 E. 2014/5946 K. 07.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2083
KARAR NO : 2014/5946
KARAR TARİHİ : 07.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2013
NUMARASI : 2012/326-2013/518

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.06.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukunandan kaynaklanan tazminat istemi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırı eylemden doğan zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Somut olayda; daha önce Beyoğlu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/667 Esas sayılı dosyasında görülüp sonuçlanan davada davacının 2 numaralı dairesi ile ilgili olarak maddi ve manevi tazminat ile kira kaybı tazminatı taleplerinde bulunduğu, mahkemece 1000 TL maddi tazminata karar verildiği, manevi tazminat talebinin atiye bırakıldığı, kira kaybı tazminatı talebinin ise kanıtlanamadığı nedenleriyle davanın reddine karar verildiği, hükmün temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı bu davada ise 1 ve 2 numaralı daireleriyle ilgili olarak kira kaybı tazminatı talep etmektedir. Davacı 2 numaralı dairesiyle ilgili tazminat talep etmekte ise de yukarıda belirtilen davada 2 numaralı dairesi için aynı nedenlere dayanarak açmış olduğu dava reddedildiğinden önceki davanın görülmekte olan bu dava için kesin hüküm oluşturacağından 2 numaralı daire ile ilgili kira kaybı tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
Davacının 1 numaralı daire ile ilgili talebine gelince; davacının 1 numaralı dairesini üst kattan sızan pis sular nedeniyle kiracıların tahliye ettikleri ileri sürülmüş ve bu husus tanık olarak dinlenen kiracıların beyanıyla doğrulanmıştır. Ancak kiracıların daireyi boşaltmasından sonra davacı tarafından makul sürede gerekli tamir ve tadilat yaptırılmak suretiyle söz konusu dairenin yeniden kiraya verilmesi mümkündür. Bu durumda mahkemece davacının 1 numaralı dairesinde tamir ve tadilat yapılarak kiraya verilebilmesi için ne kadarlık bir süreye ihtiyaç olduğu bilirkişi raporuyla belirlenip sadece bu süre ile sınırlı olarak kira kaybı tazminatına karar verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.