Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/1906 E. 2014/5175 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1906
KARAR NO : 2014/5175
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2012/1427-2013/491

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.12.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle davalı payının iptali ile tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Dava, önalım hakkı nedeniyle davalı payının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, dava konusu taşınmazın fiili taksim yapılarak kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişitr.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere;
“Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.”
Aynı yasanın  “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince;
“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” ve, “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlığa gelince; davalı 31.08.2010 tarihinde dava konusu 297 parsel sayılı taşınmazda 4/973 pay satın almış, 14.10.2010 tarihinde de 2500/973000 pay satın almıştır. Davacı, dava dilekçesinde ikinci satışa ait yevmiye numarasını belirterek yapılan pay satışının iptalini ve adına tescilini istemiştir. Mahkemece, 26.03.2013 günlü kısa kararda her iki satışa ilişkin pay toplamını kapsayacak şekilde “…297 no’lu parselde davalı adına kayıtlı 13/1946 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Gerekçeli kararda ise, “…297 no’lu parseldeki 5/973 oranındaki hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline ” şeklinde karar verilerek kısa kararda iptal edilen payların bir kısmının iptal edilmemesine neden olunduğu gibi, davalı tarafından satın alınan bu oranda pay satışı da bulunmamaktadır.
Bu itibarla temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 17.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.