YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1805
KARAR NO : 2014/2768
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
MAHKEMESİ : Karataş Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/06/2012
NUMARASI : 2011/285-2012/161
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 29.09.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan Hazine vekili temyiz etmiştir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde hakkında bir davanın bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı, adresi meçhul olanlara nasıl tebligat yapılacağı, adres araştırması ve tespiti yöntemi 7201 sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 48. ve devamı maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 28. maddesi “Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıki maddeler mucibince tebligat yapılamıyan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamıyan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. (Değişik ikinci cümle: 19/3/2003-4829/9 md.) Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir. Yabancı
memleketlerde oturanlara ilanen tebligat yapılmasını icabettiren ahvalde tebliği çıkaran merci, tebliğ olunacak evrak ile ilan suretlerini yabancı memlekette bulunan kimsenin malüm adresine ayrıca iadeli taahhütlü mektupla gönderir ve posta makbuzunu dosyasına koyar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 48. maddesi de “ (1) Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır. (2) Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuçalınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. (3) Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. (4) İlânen tebligat, bu maddedeki usuller izlendikten sonra başvurulacak son çaredir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davalılardan K.. G..’e dava dilekçesi ile duruşma gününü bildirir davetiyenin ve gerekçeli kararın adresinin tespit edilemediği belirtilerek 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28. maddesine göre ilanen tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece anılan Yasa ve Yönetmelik hükümlerine göre muhatabın adresi araştırılmamıştır. Bu durumda, muhatabın adresi ilgili resmi ve özel kurumlardan (Tapu Müdürlüğü, Fransa’da bulunan Türk Büyükelçiliği, yurtdışı giriş çıkış kayıtlarının tutulduğu kurumlar gibi) araştırılmalı, sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtası ile araştırma yapılmalı, bütün bunlara rağmen adres bulunamaması halinde son çare olarak ilanen tebligat yapılmalıdır.
Mahkemece, adı geçen davalıya Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebligat yapılmaması, dolayısıyla hukuki dinlenilme hakkının ihlali doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; Harçlar Yasasının 13/j maddesi gereğince, Hazine harçtan muaf olduğu halde harçla yükümlü tutulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.