Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/1740 E. 2014/5500 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1740
KARAR NO : 2014/5500
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

MAHKEMESİ : Bozdoğan Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2013
NUMARASI : 2012/272-2013/219

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 12.06.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 14.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı S.. E.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 353 ada 15 parsel sayılı taşınmazı lehine, geçit hakkı ve mecra hakkı kurulmasını, ayrıca 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlardan geçen su arkına davalı H.. A..’nın elatmasının önlenmesini istemiştir.
Davalı H.. A..ı, davanın reddini savunmuş, diğer davalı M.. M.. davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve davacının su arkına elatmanın önlenmesine ilişkin davasının reddine, mecra hakkı tesisine ilişkin davasının kabulü ile davacıya ait 353 ada 15 sayılı parsel lehine, davalı H.. A…’ya ait 353 ada 10 sayılı parsel aleyhine 30.04.2010 tarihli fen ve ziraat bilirkişilerinin raporunda ve ekindeki krokide sarı renkle ve (A) ile gösterilen 1 no’lu alternatiften mecra hakkı tesisine, davacının geçit istemine ilişkin davasının da kabulü ile davacıya ait 353 ada 15 sayılı parsel lehine, davalıya ait 350 ada 10 ve 11 sayılı parseller aleyhine 30.04.2010 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokide mor renkle ve (P) ile gösterilen (IV) no’lu alternatiften geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 06.04.2012 tarihli 2012/3566 E.- 5128 K. sayılı ilamı ile özetle “…Fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, dava dışı 12 parsel sayılı taşınmazdan doğudaki genel yola geçit kurulup kurulmayacağı değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken davalının bir bütün olarak kullandığı 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlara her iki külfetin de yüklenmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Bozma sonrası 27.11.2012 tarihli oturumda mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş; 14.05.2013 tarihli hüküm ile mecra hakkı ve elatmanın önlenmesi davası yönünden verilen 08.06.2010 tarihli 2009/228 Esas 2010/231 Karar sayılı önceki karar kesinleştiğinden, karar verilmesine yer olmadığına, geçit hakkı davası yönünden verilen kesin süreye uyulmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 29.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.