Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/16616 E. 2015/6140 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16616
KARAR NO : 2015/6140
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/11/2013
NUMARASI : 2008/331-2013/695

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.07.2008 ve 16.03.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı A.. B.. ve Ç.. B.., H.. A.., F.. A.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, imar düzenlemesi işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, K..K..1137 (165) nolu kök kadastro parselinin, davalı Seyhan Belediyesinin 37 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu, anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1137 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisinde şuyulandırmalar sonucunda orman alanı ile K… K.. 5557 ada 9, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17 ve 18 sayılı imar parsellerinin meydana getirildiğini, ancak gerek Seyhan Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek 1137 sayılı parsele geri dönüşümü teminen tapu iptali ve Hazine adına tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiştir
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı S.. B.. hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı F.. A.. aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili, davalı A.. B.. vekili ile davalı Ç.. B.. vekili ve davalı H.. A.. ve F.. A.. vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz
sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda da dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro tespit çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen belediyeye devri gereken taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet yasa gereğince belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine’nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi, diğer taraftan 775 sayılı Yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile ilga edilmiş ise de bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği açıktır. Ayrıca; kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasa’nın 17. maddesi hükmü uyarınca Belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği gözden uzak tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; ihyası talep edilen 1137 (165) parsel sayılı taşınmazın tescil bildirim beyannamesinde, Hazine adına sicil oluşturulması öngörüldüğü halde, Seyhan Belediyesi adına ihdas yoluyla tescil edildiği ve Seyhan Belediyesi tarafından başka birçok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiği ve bilahare aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ikinci imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Seyhan Belediyesi adına oluşan sicil kaydının TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve iptali gerektiği açıktır.
Ne var ki, mahkemece, çekişmeli taşınmazın imar uygulaması öncesindeki niteliği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmamıştır. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde temin edilen teknik bilirkişi raporu hükme elverişli ve yeterli olmadığı gibi, kendi içerisinde çelişkilidir. Dava konusu 1137 (165) sayılı parselin ihdas beyannamesinde “dereden ve taşlıktan ihdas” edildiği belirtilmesine rağmen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın, Seyhan Belediyesi tarafından yapılan
37 nolu düzenleme kapsamında devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden ihdas edildiği ve geri dönüşüm halinde A harfi ile gösterilen 1307,52m2 kısmın 5557 ada 9 nolu parsel içerisinde, B harfi ile gösterilen 596,80 m2 kısmın 12 nolu parsel içerisinde, C harfi ile gösterilen 106,44 m2 kısmın 13 nolu parsel içerisinde, D harfi ile gösterilen 56,l9 m2 kısmın14 nolu parsel içerisinde, E harfi ile gösterilen 64,20 m2 kısmın 15 nolu parsel içerisinde, F harfi ile gösterilen 368,77 m2 kısmın 16 nolu parsel içerisinde,G harfi ile gösterilen 491,63 m2 kısmın 17 nolu parsel içerisinde, H harfi ile gösterilen 60,67 m2 kısmın18 nolu parsel içerisinde kaldığı rapor edilmiş 30.09.2013 tarihli ek raporda J harfi ile gösterilen 3309.80 m2 kısmın da 1137 (165) sayılı parselin sınırları içinde kaldığı bildirilmiştir. 1137 sayılı kök parselin tescil bildiriminde (ihdas beyannamesinde), dereden ve taşlıktan ihdas edildiğinin belirtildiği de gözetilerek hangi kısmının dereden hangi kısmının taşlıktan ihdas edildiği kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya konmadığı gibi davacı vekili bilirkişi raporuna itirazını içerir dilekçesinde J işaretli kısmın imar planında ormanlık alanda kaldığını iddia etmiş olmakla J işarteli kısım bakımından da ayrıntılı bir açıklama yapılmamıştır. Kadastral parselin ihyası yani tapu kaydının eski hale getirilmesi, hükmün, ihdas parseli üzerinde oluşturulan tüm alanları (imar parselleri, yol, orman, park vs. dahil olmak üzere hepsini) kapsaması halinde mümkündür. Farklı bir ifadeyle kısmi ihya kararı verilemez.
Dava konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı (Seyhan Belediyesi’nin imar düzenlemesinden önceki niteliği ile anılan şuyulandırma işlemi sonucu akıbeti, Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması sırasında nereden ihdas edildiği) ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadan, eldeki davada Hazine imar uygulamasından önceki mülkiyet durumuna dönülmesini istediğine göre 3402 sayılı Yasanın 16. maddesi uyarınca öncesi dere yatağı olan yerlerin bu niteliği ile Hazine adına tescili gerektiğinden açılan davanın kaydın iptal ve tescilini kapsayacağı gözönünde bulundurularak Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadan, anılan rapora dayalı olarak hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
O halde, değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması,yerinde keşif yapılmak suretiyle uzman bilirkişilerden, uygulamayı yansıtır kroki ile yukarıda belirtilen hususları karşılar biçimde rapor temin edilmesi, yapılan imar düzenlemelerinin ve ihdas beyannamesinin irdelenip, alınacak bilirkişi raporunun denetlenmesi; toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de davalı F.. A.. hakkındaki davanın reddine karar verildiği ve adı geçen davalı bu davada kendisini vekille temsil ettirdiği halde lehine vekalet ücreti taktir edilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmesi de yerinde değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili, davalı A.. B.. vekili ile davalı Ç.. B.. vekili ve davalı H.. A.. ve F.. A.. vekili temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.