Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/1634 E. 2014/5392 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1634
KARAR NO : 2014/5392
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2012
NUMARASI : 2011/250-2012/448

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.06.2011 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkının tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R
Davacı, davalının noterde düzenlenen 22.05.2006 tarihli taahhütname ile 3 numaralı dairede intifa hakkının 01.01.2010 tarihinden itibaren ölene kadar davacıya ait olacağını taahhüt ettiğini ileri sürerek taşınmazda adına intifa hakkı tesis edilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, intifa hakkının tapuya tescili isteğine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür.
Türk Medeni Kanunu’nun 795. maddesi gereğince, intifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır.
Görülüyor ki; taşınmaz mallar üzerindeki intifa hakkının kurulmasında yasa koyucu resmi senedin varlığını aramıştır. Resmi biçimden maksat sözleşmeyi düzenlemeye yetkili tapu müdürü veya görevlendireceği kişi önünde yapılan tarafların ve yetkili tapu sicil müdürünün katıldığı imza ve mühürü ile onadığı sözleşmedir. Kısaca ifade etmek gerekirse intifa hakkı sözleşmesi yasanın öngördüğü biçimde resmi şekilde yapılmadıkça intifa hakkı kurulmasına dair istemde bulunulamaz.
Somut olayda, davacı 22.05.2006 tarihli düzenleme şeklinde taahhütnameye dayanarak adına intifa hakkı tesisini istemiş ise de dayanılan taahhütname yasanın öngördüğü resmi biçimde düzenlenmiş bir sözleşme olmadığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.