YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1605
KARAR NO : 2014/2723
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
MAHKEMESİ : Milas Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2013/165-2013/584
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.04.2011 gününde verilen dilekçe ile taşkın inşaat nedeniyle tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise irtifak hakkı tesisi müdahalenin önlenmesi ve kal birleştirilen davada müdahalenin önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; Yargıtay bozma ilamı gereğince davacı T.. S..’nın açmış olduğu “temliken tescil, irtifak hakkı tesisi men’i müdahale kal” davanın hak düşürücü süre yönünden reddine, Yargıtay ilamı ile onanan ve kesinleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 04.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, Türk Medeni Kanununun 725. maddesi gereğince tapu iptali tescil, elatmanın önlenmesi ve duvarın kal’i, birleştirilen dava elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir.
Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davada ise elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, kal talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
Dairemizce; asıl davanın davacısı T.. S..’nın tüm, birleştirilen davanın davacısı S.. K..’nun diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak temliken tescil isteminin hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği yönünden bozulmuştur.
Mahkemece, Bozma ilamına uyularak; “davacı T.. S..’nın açmış olduğu (temliken tescil, irtifak hakkı tesisi, men’i müdahale ve kal) davanın hak düşürücü süre yönünden reddine, Yargıtay ilamı ile onanan ve kesinleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.