Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/15994 E. 2014/14861 K. 25.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15994
KARAR NO : 2014/14861
KARAR TARİHİ : 25.12.2014

MAHKEMESİ : Samandağ Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2014
NUMARASI : 2013/71-2014/94

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 31/01/2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06/03/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı kayyım vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Kayyım vekili, taşınmaz üzerindeki muhdesatlar ile ilgili hak ve taleplerinin bulunmadığını belirtmiş, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu .. parsel sayılı taşınmazın ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, kayyım vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
3561 Sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanunun 2. maddesinde sözü edilen “harçtan muafiyet” kuralı, kayyım tayin edilen mal memurunun doğrudan Hazinenin hak ve menfaatini ilgilendiren işlemleri hakkında söz konusudur. Hazinenin kendi mülkiyet hakkına dayanarak taraf olduğu davalarla, 3561 Sayılı Kanun’dan doğan nedenlerle bir başkasını temsilen taraf olduğu davaları birbirinden ayrı tutmak gerekir. Bu durumda Hazine kayyımı temsilen davalara katıldığından, harçtan sorumlu tutulması gerekmekte ise de bu husus temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Somut olayda, davacılar tarafından dava dilekçesinde taşınmaz üzerinde bulunan binanın davacılardan D.. E..’a, ağaçların ise davacılar Semira, İbrahim ve İlim’e ait olduğu iddia edilmiş, 04.02.2014 tarihinde yapılan keşifte ise davacılardan İ.. E.. dava konusu taşınmazda bulunan iki adet evin D.. E..’a ve M..E..’a ait olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden ve davacılardan İbrahim tarafından 3. kişiye ait olduğu bildirilen yapı yönünden de davacı Dimyan lehine oran kurulması,
Ayrıca, Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda dava konusu taşınmaz üzerindeki ağaçların arzda meydana getirdiği değer artışı % 2,58 olduğu halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda % 5,59 olarak hesaplanmıştır. Bu şekilde, davalılar aleyhine sonuç doğuracak şekilde satış bedelinin % 5,59 oranında davacılar İlim, İbrahim ve S.. E..’a ödenmesine karar verilmesi de doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.