Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/1581 E. 2014/5602 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1581
KARAR NO : 2014/5602
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2012/196-2013/538

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 24.05.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı vekili, komşu taşınmaza kurulan baz istasyonları nedeniyle çevre ve insan sağlığının olumsuz etkilendiğini iddia ederek davalı GSM şirketlerine ait baz istasyonunun kaldırılmasını, mümkün olmadığı takdirde taşınmazının davalı GSM şirketlerince satın alınmasını, ayrıca komşu taşınmaza baz istasyonu kurulması nedeniyle taşınmazının değerinin de azaldığını ileri sürerek bu zararının tazminini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Baz istasyonları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 37. maddesi gereğince BTK tarafından bu konuyu düzenleyen Yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, günümüzde haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli bir yeri olan, genel olarak alıcı/verici antenleri sayesinde elektromanyetik dalgaları (sinyalleri) alma ve gönderme işlemi yapan sistemlerdir. Konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 km’lik, konuşma trafiğinin daha yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 km’lik bir mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük olan cihazlardan oluşmaktadır.
Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme ve iletişimin sağlıklı ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibariyle belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden nüfusun yoğun olduğu yerleşim merkezlerinde daha çok sayıda baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehirlerin dışına çıkartılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden baz istasyonlarına karşılıklı olarak gereğinden çok yüksek elektromanyetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir.
Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların ilgili mevzuat gereğince BTK’ya yapılması gerekmektedir. Bu kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılmalıdır. Keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerekir.
Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekir. Bunun için de Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda dava konusu baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olup olmadığı, davacının sağlığına zarar verip vermediği konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanıp yine yukarıda açıklanan Yönetmelik ve Tebliğname hükümleri dikkate alınarak belirlenecek uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bütün bu anlatılanlardan sonra somut olaya gelince; henüz zarar gerçekleşmeden ve somut bir zarar tehlikesi de mevcut değilken taşınmazda değer azalması olduğu iddiası ile zararın tazmini istenemez. Davacının henüz gerçekleşmemiş (güncel olmayan) gelecekte duyabileceği hukuki korunma ihtiyacı doğmadan tazminat talep etmesinde hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece bu yönden ret kararı verilmesi yerinde ise de davacının çevre ve insan sağlığına zarar verildiği iddiasının değerlendirilmesi için mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 08.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda baz istasyonun geçici güvenlik sertifikasında belirtilen güvenlik mesafelerine uygun
olarak kurulup kurulmadığı ayrıca limit değerlerin aşılıp aşılmadığı konusunda yukarıda belirtilen şekilde bir ölçüm yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 30.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.