Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/14987 E. 2015/11695 K. 16.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14987
KARAR NO : 2015/11695
KARAR TARİHİ : 16.12.2015

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalılar aleyhine 24.08.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar … ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı, davaya konu 136 Ada 24 parsel ile 19 parsel sayılı taşınmazların davalılar ile birlikte iştirak halinde maliklerinden olduğunu belirterek taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmadığı takdirde satış suretiyle giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, paydaşlar arasında fiilen taksim yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 25.09.2012 tarihli 2012/9038 Esas, 12224 Karar sayılı ilamı ile “Dava konusu 24 ve 19 parselde kayıtlı taşınmazların 3194 sayılı İmar yasası uyarınca aynen taksimlerinin mümkün olmadığı yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarından anlaşıldığına göre, satış kararı verilmesi gerekirken, fiili taksimin varlığından sözedilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi davalılardan …’in tapu kaydında Emanet şeklinde yazılı soyadının mirasçılık belgesinde .. olarak gösterilmesi ve davalı..’in adının mirasçılık belgesinde .., tapu kaydında .. yazılı bulunması karşısında, tapu kayıtlarındaki isim ve soyisimlerin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesi için ilgilisine önel verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile davaya konu taşınmazların açık artırma suretiyle satılmasına karar verilmiştir.
.
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Somut olayda ise, temyiz edilen gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.
10.04.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Bu itibarla, gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalılar … ve …’nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesene, 16.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.