Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/1498 E. 2014/5099 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1498
KARAR NO : 2014/5099
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2012/257-2013/249

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.08.2012 gününde verilen dilekçe ile inanç vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazı 30.08.2004 tarihli satış sözleşmesi ile H.. A..’ten satın aldığını, satıcıya az bir miktarda borcu kaldığı dönemde davalının kredi ihtiyacı nedeniyle ipotek gerektiğinden mal sahibi ile anlaşılarak krediye teminat oluşturması için taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, davalının kredi borcu bittiğinde taşınmazın tapusunu iade etmesi gerektiği halde akrabalık ilişkisinden kaynaklanan güveni kötüye kullanarak bedeli tamamen müvekkili tarafından ödenen taşınmazın tapusunu iade etmediğini belirterek tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin bacanağı olan davacının dava dışı H.. A..’ten aldığı dava konusu konut için sözleşme gereğince 28.000 Euro ödemesi gerekirken satıcıya sadece 11.000 Euro ödeme yapabildiğini, müvekkiline gelerek kalan 17.000 Euro’yu ödemesi karşılığında konutun tapusunun müvekkili üzerine tescil edilmesini, borcunu 6 ay içinde ödeyeceğini ödemediği takdirde evde hak iddia etmeyeceğini, kiracısı olarak her ay kira bedeli ödemeyi teklif ettiğini ve müvekkilinin de bu teklifi kabul ederek kalan 17.000 Euro tutarındaki borcu satıcıya ödediğini, müvekkilinin halen 17.000 Euro’yu davacıdan alamadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı inanç sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescili talebinde bulunmuştur. Davalı 26.09.2012 tarihli cevap dilekçesinde davacının satıcıya 17.000 Euro olan borcunu ödediğini, aradan 3 yıla yakın zaman geçmesine rağmen alacağını tahsil edemediğini ikrar etmektedir. Yani, dava konusu bağımsız bölümü dava dışı Hüsamettin Ateş’ten 28.000 Euro bedelle satın alan davacının 11.000 Euro ödediği, geri kalan 17.000 Euro kısmının ise davalı tarafından ödendiği davalının kabulündedir. Bu durumda davacının davalıya ödemesi gereken 17.000 Euro’yu depo etmesi için imkan tanınması ve depo edildiği takdirde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.