YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14871
KARAR NO : 2015/10785
KARAR TARİHİ : 24.11.2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.09.2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kâl istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi ve tazminat isteğine ilişkindir.
Davalılar davaya cevap vermemişler, davalı … duruşmada davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tazminata hükmedilmiş, hüküm davalılar temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
TMK m. 683’teki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma ve katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümu TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Davacının tazminat isteğine gelince; mahkemece öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığıyla tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminatın miktarı BK’nın 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nın 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz. Mülkiyet hakkının taşkın kullanılmasında ölüm veya cismani zarar söz konusu ise BK’nın 53 ve devamı maddelerine göre manevi tazminata hükmedilebilir. Ölüm veya cismani zarar bulunmadığı takdirde, komşu taşınmaz maliklerinin sağlık, huzur ve sükunları mülkiyet hakkının taşkın kullanılması nedeniyle bozulmuş ise, kusursuz sorumluluklara uygulanan BK’nın 56. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilebilir.
Somut olayda, davacıya ait 53 parsel sayılı taşınmaza komşu 52 parsel sayılı taşınmazın maliki davalının, aralarındaki sınıra beton duvar yaptırdığını, bu sırada davacının tel çitlerinin ve beton direklerinin zarar gördüğünü ileri sürerek davalının müdahalesinin önlenmesine, gördüğü zarar nedeniyle tespit raporuyla saptanan 1.625,00 TL zararının ayrıca, kadastro aplikasyonu için yaptığı 539,00 TL masrafın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucunda alınan 22.04.2014 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davacıya ve davalıya ait 52 ve 53 parsel sayılı taşınmazlar arasında bulunan hendeğin dolgu ile kapatıldığı, 53 no’lu parseldeki duvarın inşa edilmesi sırasında davacının sınırındaki beton direklerin ve tel örgülerin hasarının giderilmesi gerektiği belirtilerek davacının zararının 700,00 TL olduğu bildirilmiştir. Ne var ki davacı tarafından Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde yaptırılan (2013/97 D.İş) inşaat mühendisi bilirkişi raporunda ise davacıya ait tellerin, çitlerin ve direklerin gördüğü hasar nedeniyle yapılması gereken masrafın 1.225,00 TL, aradaki hendeğin toprak yastıklaması yapılarak düzeltilmesi için 400,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacının daha önce yaptırdığı tespit sonucu düzenlenen rapor ve mahkemece yapılan keşif sonunda alınan rapor arasında çelişki mevcut olup, bu çelişki giderilmemiştir.
Mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak, gerekirse mahalinde yeniden keşif yapılarak bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmek suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.