Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/14799 E. 2014/14245 K. 12.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14799
KARAR NO : 2014/14245
KARAR TARİHİ : 12.12.2014

MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/06/2014
NUMARASI : 2012/544-2014/206

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.12.1990 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, ıslahla tapu iptali ve tescil kademeli tazminat birleştirilen davada davacı H.. Ş.. tarafından tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne birleştirilen davanın reddine dair verilen 24.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve birleştirilen davanın davacısı H.. Ş.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı B.. P.., ..ada ..parsel sayılı taşınmazdaki A Blok ..numaralı bağımsız bölümü 18.09.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalıdan satın aldığını ileri sürerek tapu iptali tescil talebinde bulunmuş, yargılama aşamasında da talebini ıslah ederek tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilmemesi halinde tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Davaya asli müdahil olarak katılan H.. Ş.., aynı bağımsız bölümü 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle kendisinin satın aldığını savunarak taşınmazın kendi adına tescilini istemiş, yargılama aşamasında aynı istemle açtığı dava eldeki davayla birleştirilmiştir.
Davalı C.. E.., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, birleştirilen davanın kabulüne, asıl davanın davacısı B.. P..’nun tazminat isteminin de kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davacı B.. P.. tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizce onanmış, davacı B.. P.. karar düzeltme istemi üzerine karar Dairemizinin 2012/7798 Esas, 2012/8439 Karar sayılı ilamı ile özetle “…Mahkemece dava taraf muvazaasının yazılı belgeyle kanıtlanması gerektiği, yazılı belgenin bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş, bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Ancak, C.. E..’ın açtığı satış vaadi
sözleşmesinin iptali davasında taraf muvazaasına dayanılmıştır. Bilindiği gibi sözleşmenin tarafları danışıklı işlem iddiasında bulunduğunda bu iddia sözleşme ile aynı güçte yazılı bir belge ile kanıtlamalıdırlar. Danışıklı işlem iddiasını üçüncü kişi ileri sürdüğünde ise bunun her türlü delille kanıtlanması olanağı vardır. Davacı B.. P.. da H.. Ş.. ile davalı C.. E.. arasında düzenlenen 17.04.1996 tarihli sözleşmenin danışıklı olduğunu ileri sürdüğüne, B.. P.. da bu sözleşme açısından üçüncü kişi konumunda olduğuna göre bu iddiasını her türlü kanıtla kanıtlayabilir. H.. Ş.. ve C.. E.. arasında kesinleşen hüküm B.. P..’na karşı kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Belirtilen nedenlerle, mahkemece B.. P..’nun iddiası doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davacı B.. P.. vekilinin son oturumdaki ıslah talebini açıklayan beyanı istemin tazminata dönüştürüldüğü şeklinde değerlendirilerek bağımsız bölümün dava tarihindeki değerini belirleyen bilirkişi raporunun gerekçesiz ve denetime elverişli olmadığı da gözetilmeden tazminata hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulü ile 6894 ada 5 parsel sayılı taşınmazda 5 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı B.. P.. adına tesciline, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hükmü birleştirilen davanın davacısı H.. Ş.. vekili ve davalı C.. E.. vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı C.. E.. vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Birleştirilen davanın davacısı H.. M.. Ş..parsel sayılı taşınmazdaki .. Blok.. numaralı bağımsız bölümü 18.09.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını ileri sürerek tapu iptali tescil isteminde bulunmuştur. Yargılama aşamasında davaya asli müdahil olarak katılan H.. Ş.. de aynı taşınmazı 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı iddiasıyla taşınmazın kendi adına tescilini talep etmiştir. Asli müdahil ayrıca tapu iptali tescil davası da açmış, bu davada eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Davacıların tescil istemlerinin dayanağı satış vaadi sözleşmeleri resmi şekle uygun olarak düzenlenmiştir. Her iki davacı da aynı bağımsız bölümü satın almışlardır. Diğer bir anlatımla dava konusu şey üzerinde kişisel hakka dayanarak tapu iptali tescil isteminde bulunmaktadırlar. Kişisel hakların yarıştığı bu gibi durumlarda bu hakların hangisine üstünlük tanınacağı dayanılan sözleşmenin tarihine göre saptanır ve daima önceki tarihli olana üstünlük tanınır. Bunun istisnası önceki tarihli sözleşmenin iradeyi sakatlayan nedenlerle örneğin; danışıklı düzenlendiği, ehliyetsizlik, gabin gibi iddialarla geçersizliğinin ileri sürülmüş olmasıdır.
Davacı B.. P.. birleştirilen davanın davacısının dayandığı 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesinin borcun teminatı olarak yapıldığını, gerçekte satış iradesi olmadığını, danışıklı yapıldığı iddiasında bulunmuş ise de bu iddasını kanıtlayamamıştır. Antalya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1997/450 Esas, 1998/817 Karar sayılı ilamı ile de sabit olduğu üzere birleştirilen davanın davacısı H.. Ş.. ile yapılan 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi geçerlidir.
Bu durumda mahkemece önceki tarihli olan birleştirilen davanın davacısı H.. Ş.. ile yapılan 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesine üstünlük tanınarak birleştirilen davada mülkiyet aktarımı isteminin kabülüne, asıl davada kademeli tazminat istemi yönünden olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca birleştirilen davanın davacısı H.. Ş..’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde H.. Ş..’ye iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.