Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/14761 E. 2014/14105 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14761
KARAR NO : 2014/14105
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2013
NUMARASI : 2013/869-2013/1915

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.07.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit irtifakı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, yola cephesi bulunmayan .. parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı, komşu parsellerde de ölçüm ve değerlendirme yapılmasını, davacının mevcut yolu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, .. parsel sayılı taşınmaz yararına, davalıya ait .. parsel sayılı taşınmaz üzerinden, geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece, davacıya ait .. parsel sayılı taşınmaz lehine kurulan geçit, davalıya ait .. parsel sayılı taşınmazın orta yerinden geçmekte olup bu taşınmazı ikiye bölerek ekonomik kullanım bütünlüğünü bozmaktadır. Bu nedenle mahkemece geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince taşınmazın bütünlüğü bozulmaksızın geçit hakkı kurulması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.