Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2014/14305 E. 2015/10079 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14305
KARAR NO : 2015/10079
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.04.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin düzeltilmesini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve … vekili ve davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, tapuda davalı Hazine adına kayıtlı olan …. parsel numaralı taşınmazın 650 m2’lik kısmını 1985 yılından beri zilyetliğinde bulundurduğunu, ancak yapılan kadastro çalışmaları sonucunda …. parsel numaralı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde “bu taşınmaz davacı … işgalinde olup üzerindeki ev işgal sahibine aittir” şerhi olduğunu belirterek şerhin terkinini istemiştir
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu yer için 11.07.2013 tarihinde alınan bilirkişi raporu sonucunda, …. parsel numaralı taşınmazın 896,70 m2’sini davacının, geri kalan kısmının davalı …’nun kullanımında olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, şerhin terkini ile 11.07.2013 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 896.70 m2 miktarlı kısmın kullanıcısının davacı … olduğunun tespitine karar vermiştir.
Hükmü, davalı Hazine ve … vekili ve davalı … vekili temyiz etmişlerdir.
Türk Medeni Kanununun 1009 ve devamı maddelerinde tapu siciline şerh verilmesi gereken kişisel haklar sınırlı olarak sayılmış olup sadece kanunlarda açıkça öngörülen hakların tapu siciline şerh verilebileceği hükme bağlanmıştır. Tescil ve şerhlerde olduğu gibi beyanlar sütununa kayıt hususu da Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi ile düzenlenmiştir. Zilyetlik de kanunlarda belirtilen şerh edilebilir haklardan değildir. Esasen zilyet yararına tapulama tespit tarihinde zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşması halinde taşınmazın adına tespit ve tescili mümkün bulunduğuna göre ayrıca zilyetlik şerhi verilmesi için bir neden de bulunmamaktadır. Tapu kaydına konulan zilyetlik şerhinin hukuki dayanaktan yoksun, yok hükmünde bir şerh olduğu hiç bir hüküm ve sonuç doğurmayacağı, devamında yasal bir zorunluluk ve davalıların korunması gerekli yararlarının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Gerek yürürlükten kalkmış bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2 ve gerekse halen yürürlükte bulunan 3402 Kadastro Kanununun 12/3 maddelerine göre tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. O hakkın sicilin mülkiyet şerhler veya beyanlar hanesinde gösterilmesi de sonuca etkili değildir (HGK 31.01.1996 1995/l-1004 E. 1996/21 K.).
Davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, gereksiz yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.